İnsan doğuyor, büyüyor, mutlu oluyor, bekliyor ve ölüyordu. Elveda erkek ya da kadın, bir daha asla yeryüzüne gelmeyeceksin! Oysa her insan sonsuzluğa duyduğu hummalı ve gerçekleştirilemez arzuyu içinde barındırıyordu, her insan evrende başlı başına bir tür evrendi ve yine her insan yeni tohumların gübresinde çok geçmeden tamamen yok olup gidiyordu. Bitkiler, hayvanlar, insanlar, yıldızlar, dünyalar her şey can buluyor, sonra dönüşmek üzere ölüyordu. Böcek, insan ya da gezegen olsun hiçbir varlık asla geri dönmüyordu.
Yoğun egzersizi, asil sporları, silahları sevmeyi bırakmamıştı ve kadınlardan, kadınların hepsinden, gizemli bir tehlikenin karşısındaki bir çocuk dehşetiyle nefret ediyordu.
“ Körler krallığında, tek gözlü adam kral olur. Tüm bu insanlar eğer fark ediyorsanız sıradan tipler çünkü akılları iki duvar arasına sıkışmış -para ve siyaset. “
“ Sevgili dostum, benim için aşık bir erkek canlı nüfusundan dışlanır. Budalalaşır, yalnızca budalalaşmakla kalmaz, tehlikeli bir hale de gelir. Beni aşkla seven ya da öyle olduğunu iddia eden insanlarla her türlü ilişkimi keserim çünkü öncelikle canımı sıkarlar, ikincisi de tıpkı kriz geçirebilecek kuduz köpek misali bende güven uyandırmazlar. Dolayısıyla hastalıkları geçene kadar onları manevi karantinaya alırım. Bunu hiç unutmayın. Çok iyi biliyorum ki aşk sizin için bir tür heves sadece, oysaki benim için tersine, insanların mezhebine dahil olmayan bir tür… bir tür… ruhsal birleşme. Siz aşk sözünü kelimenin gerçek anlamıyla anlıyorsunuz, ben ise ruhsal anlamda. “
Hâlâ karanlık olmasına rağmen, yıldızlar biraz solgundur. Deniz, çakalları gıcırdatır. Öyle taze bir esinti vardır ki kalın kıyafetlerine rağmen, insan az da olsa üşür.
Zenginler için eğlence peşinde koşan adam yalnızca budalalık etmektedir. O, gülümsenerek söylendiği gibi, hovardanın biridir. Yoksullardaysa ana babayı sermayeden yemek zorunda bırakan bir oğul kötü kişidir, serseridir, haylazdır!