Gyula Németh

Attila ve Hunlar author
Author
7.5/10
4 People
21
Reads
7
Likes
1,454
Views

Gyula Németh Posts

You can find Gyula Németh books, Gyula Németh quotes and quotes, Gyula Németh authors, Gyula Németh reviews and reviews on 1000Kitap.
Macarlar, Bulgarlarla birlikte, Attila'nın ölümünden on yıl sonra Kuban sahasına hicret ettikleri zaman, muhakkak Hunlarla temasa gelmişlerdir. Attila'nın ölümünden sonra Karadeniz'in kuzey ve batı sahalarında oluşan Hun hakimiyetinin başlıca iki ve mühim kavim unsurunu ihtiva ettiğini biliyoruz; bunlardan birisi Macaristan sahasından doğuya doğru sıkıştırılan ve çekilen Hunlar, diğeri ise Karadeniz sahasına hicret eden Ogurlar veya diğer adıyla Bulgarlardı. Karadeniz havalisinde oluşan ve kaynakların sırayla bazen Hun ve bazen de Bulgar adını verdikleri yeni Hun İmparator­lukları, ilk sırada bu iki kavmin karışmasından meydana gelmiştir. Macarlar bu yeni siyasi teşekküllerle münasebetlerde idiler; zira kısmen Bulgar kısmen de Onogur ve Uturgur adlarıyla Kuban ırmağı ve Kafkas dağları arasındaki sahada ikamet eden ve Macarların da büyük bir ihtimal ile kabile birliğine dahil bulundukları bu kavimlerin yeni Hun-Bulgar siyasi birliği azası olmadıklarını düşünmek güçtür.
Sayfa 228 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Hun arkeoloji malzemesinin en sık rastlandığı yer, Macaristan'dır. Bunun sebebi imparatorluğun ağırlık merkezinin, çok çabuk Macaristan'a intikal etmiş olmasında bulunur. Lakin imparatorluğun oluşum safhası, Güney ve Güneydoğu-Rusya'da vuku bulmuştur. Yani, maddi kültürün buna bağlı tezahürlerinin kökleri Macaristan'­ da değildir.
Sayfa 202 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Reklam
Step kültürünün tarihi başlangıcı, M.Ö. ilk bin yılın ilk çeyreğine kadar çıkar. (M.Ö.) 7'inci asrın sonuna doğru, Güney Rusya'nın bazı sahalarında, özellikle Kafkasya üzerindeki ovalık arazide, Dnyeper civarında, Karadeniz'in sahil mıntıkasında ve Kırım yarımadasında artık tamamıyla oluşmuş muazzam bir bozkır kültürüne rastlarız ve bu birçok bakımdan bin yıl sonraki Hun kültürüyle akrabadır. Çağdaş ve daha sonraki Yunan ve Doğu kaynakları, bunu kısaca "İskit" toplu adiyle nitelendirmiştir. Selefieri arasında en mühim mevkii, Kimmer kültürü işgal eder.
Sayfa 196 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Şimdi zamanımıza intikal edebilen Hun şahıs adlarını tetkik edelim. Burada rastladığımız ve açık şekilde tespit edilebilen ilk mesele, Hun şahıs adlarından bir kısmının Got menşeli olmasıdır. Bu ise tamamen anlaşılabilir bir hadisedir, zira Hunlar uzunca bir zaman Gotlarla temasta bulunmuşlardır. ...Bununla beraber, Hun dil hatıralarının, daha doğrusu şahıs adlarının açıkça izah edebildiğimiz bir grubu da vardır ve bu grup, asıl Hun diline dair malumat verir. Priskos rhetora göre, Attila'nın bir amcasının adı Oibarsios idi. Bu isimdeki -ios yunanca bir ektir ve Grekler yabancı dillerin -a sesini çok kere -o harfiyle yazdıklarından, ismi Aibars okuyabiliriz. Aibars, Türkçe bir isimdir ve Türk şahıs adlarının eski bir kaynağı bunu da nakleder. Aslında birleşik bir isimdir; ilk kısmı ay, ikinci kısmı ise pars'tır. Eski Türk adlarını tanımayanlara bu isim acayip görünür; halbuki eski Türklerde buna benzer isimler son derece sık geçer. Mesela sadece bir Ay manasına gelen Türk adı bulunduğu gibi, "ay-taş" manasına ve nihayet "ay-bek", "ay-demir", "ay-dut", "ay-prens", tarzında olanları da vardır. Bars (Pars) adı da birçok Türk has ismi arasında geçer, hatta tek başına da kullanılır. Bundan başka "tay-bars", "kurt-bars", "kara-bars", ve saire gibi isimler de vardır. Lakin dediğim gibi, Türk tarihinde "ay-bars" adının kendisi de geçer. O halde, burada Türk dili sahasına girmiş bulunuyoruz demektir.
Sayfa 191 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Kitabımızın ilk bahislerinden birinde Lajos Ligeti'nin izah ettiği üzere, bütün ihtimallere göre Avrupa Hunları, Asyalı Hiung­-nu'larla aynıdırlar. Bununla beraber iki imparatorluk dil bakımından aynı değildir; zira, hakikatte Avrupa Hunları İmparatorluğu'nda İranî kavimler, Cermenler, Slavlar ve diğer İndo-Cermen kavimleri de vardı ve bunların mühim kısmı Hiung-nu İmparatorluğu'na dahil değildi; buna karşılık Asya'da yine başka ve çeşitli kavimler Hiung-nu, daha doğrusu Hunların adını taşımışlardır. Bununla beraber, Asya Hunları idareci tabakasının da Avrupa Hunlarının konuştukları aynı dili kullandıklarını muhtemel saymalıyız.
Sayfa 187 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Macarlar hiç bir zaman Attila'ya ve kavmine Batılıların kindar gözü ile bakmamışlardır; Macarları bundan alıkoyan, yalnız kan akrabalığı inanışı ve sadece tarihi devamlılık şuuru değil, fakat doğudan gelen ve Türk karakteri gösteren step kavimleri ve bu meyanda Hunlarla Macarları birbirine bağlayan bünyevi ayniyettir. Attila'yı ve Hunlarını hakikatte ancak Macar ilmi anlayabilir. Bu tetkikimizin yayımlanacağı cilt de, Attila'nın itibarını iadeyi değil, onu anlamayı arzu etmektedir; zira Batı tarihçiliğinin alakasızlığı ve anlayışsızlığı ile boy ölçüşmek ancak Macar tarih ilminin imkan ve arzusu dahilindedir.
Sayfa 186 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Reklam
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.