Bir kitabın kapağını açtığınız an, sayfalardaki maceraların sizi içine çekeceğini bilmek, her seferinde heyecan verici bir deneyimdir. Sayfalardan yükselen kelimelerin büyülü dansıyla birlikte, beni içine çeken bir hikâyenin başlangıcını yaşadım. İlk adımda, gözlerim "Umut Projesi" yazısına takıldı. Bu projenin, insanların kansere yatkınlık yüzdelerini tam olarak belirleyebilme yeteneği ve kanser vakalarında gözle görülür bir azalma sağlamasıyla ödüllendirilen Profesör Suat Belkis tarafından hayata geçirildiğini öğrendim. Ancak, arka planda saklı kalan bazı olaylar ise suçsuzluğun gölgesinde değildi.
Sayfalar ilerledikçe, merakım psikiyatrist Halil ile tanışmakla birlikte büyüdü. Halil, sıklıkla insanların duymak istediği ya da o anki duruma uygun sözleri söyleyen, ancak verdiği sözleri unutup giden biri olarak betimlenmişti. Eşi Elif'i kaybettikten sonra içine kapanan biri olan Halil'in hayatı, arkadaşı aracılığıyla Şebnem adında bir kadınla tanışmasıyla olaylar yeni bir döneme taşındı.
"Umut", "bilim", "gizem" ve "kurgu" gibi temalar, bu hikayede ustaca harmanlanmış durumda. Halil'in sözleri, insanların renklerinin yani iç dünyalarının karmaşıklığına ve gri tonlarla örülü dünyamıza vurgu yapar nitelikteydi. Bu sözlerden sonra kitabı bir solukta okuyup bitirdim diyebilirim. Serinin geri kalanında beni neler bekliyor bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey var ki; Türk ve genç bir yazarın böylesine güzel bir türü kaleme almış olmasından yana bir okur olarak duyduğum gurur.
Halil bu travma karşısında neler yapacak?
Umut projesinde kendisine ferahlık verilecek mi?