Haldun Gülalp

Haldun GülalpKimlikler Siyaseti yazarı
Yazar
7.9/10
10 Kişi
33
Okunma
0
Beğeni
1.055
Görüntülenme

Haldun Gülalp Sözleri ve Alıntıları

Haldun Gülalp sözleri ve alıntılarını, Haldun Gülalp kitap alıntılarını, Haldun Gülalp en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dinin Siyasallasmasi/Kemalizmin Dinlestirilmesi
Türkiye'de Kemalizm ile İslamcılık arasındaki çekişmenin bir kaynağının İslamiyetin siyasallaştırılması olduğunu daha önce belirt- miştik. Fakat bunun bir diğer kaynağı da Kemalizm'in bir tür din gibi yorumlanmasıdır. Türkiye'de ulus-devletin yaratılması sırasında din kamusal alanın ve siyasetin merkezinde yer alıyordu. Kemalizm ken- dini din tarafından işgal edilen bu merkezi alana sokmaya ve dini de özel alanla sınırlı tutmaya çalıştı. Kemalizm'in din ile ilgili projesi, inancı kişisel bir konu haline dönüştüren Protestan devrimini Türkiye şartlarında yinelemekti. Kemalizm bunu, dinin siyasi rolünü baskı al- tına alıp kamusal görünümünü devletin düzenleyici eline bırakarak yapmaya çalıştı (bkz. Keddie, 1997). Dolayısıyla Türkiye'de siyasal sekülerleşme, düşünsel sekülerleşmeyi dışlayan bir biçimde gerçek- leşti; çünkü kutsal ve sorgulanamaz olan İslami doğruların yerini yi- ne kutsal ve sorgulanamaz olan Kemalist doğrular almıştı. Bu durum, Türkiye'de demokrasinin kurulması ve sürdürülmesi konusunda so- runlara yol açmıştır.
Refahin basarisi, kismen, 1990'larda, CHP'nin 1970'lerde oynadıgi rolü oynamış olmasıyla açıklanabilir. Refah, eskiden "sosyal de mokratlar in kalesi olan yoksul mahallelerde hızla büyümüştür (Ça kar, 1994: 224-6). Devletçilik, kalkınmacılık ve sosyalizm gibi modermist ideolojilerin gerilemesiyle oluşan boşluğu dolduran Refah, modernizm-sonrası bir "adalet" anlayışını temsil etmiştir. Bu temsil, sadece ideolojik söylem düzeyinde kalmamış, daha somut olarak, yr kılan refah devletinin bazı işlevleri yerel dini örgür'enmeler ve vakıf- lar tarafından üstlenilmiştir. Kentlerin yoksul mahallelerinde halka yardım için çalışan bu örgütlenmeler, İslamcı siyasal hareketin destek kazanmasına katkıda bulunmuşlardır (Çakır, 1990: 281). Bu durum Refahin özellikle yerel seçimlerdeki başarısında etkili olmuştur
Reklam
..., 11 Eylül olayı bir anda sadece İslamcılığı değil tüm Müslüman dünyayı iki kutuplu bir dünyanın karşı ve üstelik zayıf kut bu haline dönüştürdü. Aslında bir medeniyetler çatışmasının söz ko- nusu olmadığı, olayın basit bir hegemonya projesinin "terörizm" ba hanesiyle meşrulaştırılması olduğu da söylenebilir. Müslüman dünya- da bu tuzağa düşüp medeniyetler çatışmasını ciddiye alanlar mutlaka olacaktır. Ancak gerek Türkiye'de gerek başka Müslüman ülkelerde görüldüğü kadarıyla, liberal eğilimler daha ağır basacak, şimdilerde başlamış olan Müslümanlığın liberal özellikler taşıdığı argümanı daha da yaygınlık kazanacaktır
Başörtüsünü dini bir zorunluluk olarak görenlerin konuya böyle yaklaşmalarında şaşılacak bir şey olmayabilir; ama karşı taraftaki la- iklik yanlısı iddialar da kendi içinde aynı ölçüde dini bir görünüm ta- şımaktadırlar. Laiklik yanlısı olduğunu öne süren tarafın fikirlerine şöyle bir göz atmak bile üniversitelerdeki başörtüsü yasağının sağlam bir siyasi muhakeme veya etik ilkeden çok, bazı sorgulanamaz doğ- ruların varlığına yönelik bir inanç üzerine kurulu olduğunu göstere- cektir
Dolayısıyla onların maddi çıkarları statü hiyerarşisinde- ki konumlarıyla ilgilidir. Ana toplumsal sınıflar arasındaki ayrım üre- tim araçları üzerindeki mülkiyet anlamında parasal sermaye tarafın- dan belirlenirken, profesyonel ara kesimin katmanlaşmasını belirle- yen şey "kültürel" sermayedir. Kültürel sermayeye dayanan statü kat- manlaşması, genelde toplumsal olarak içine kapanma yoluyla gerçek- leşir. Yani, "sizden olmayanı" aranıza almayarak, sahip olduğunuz kültürel sermayeye dayalı statünüzü korumaya çalışırsınız. Kimlik hareketlerinin oluşumundaki temel ivme, buna meydan okuyabilecek bir karşı-kültürel dayanışma ağının örülmesi çabasıdır. Postmodern durumun bir göstergesi olarak kabul edilen kültür savaşları, en azın- dan kısmen bu statü mücadelesinden kaynaklanır
Sayfa 126Kitabı okudu
“Türkiye, kendi Kürt cemaatinin büyütmesini engellemek için Kürtlerin ülkeye göç etmesini yasakladı.”
Sayfa 109
Reklam
Postmodernizmin yükselişi bazılarınca iyimserlikten kötümserliğe doğru düşünsel bir geçiş olarak yorumlanmıştır. Gerçekten, radikal bir söyleme sahip olsa da, nihilistik yönü dikkate alındığında, post- modernizmin aslında bir karamsarlık ifade ettiği söylenebilir. Post- modernizm insanın akıl ve yeteneklerine olan inancın çöküşünü içe- rir. Siyasal açıdan bu karamsarlık, toplumsal değişimin gerekli ve ola- naklı olduğu yönündeki modernist inançtan ilerici toplumsal deği- şimlerin artık mümkün olmadığı inancına, dolayısıyla bir anlamda bi- reysel rekabete dayalı piyasa sisteminin kaçınılmaz ve değişmez ol- duğu inancına kayışta ifade bulmaktadır. Postmodernistler kapitaliz- mi eleştirmezler; kapitalizm kavramını bile kullanmazlar.
Sayfa 117Kitabı okudu
Demokrasi,tam oturmayan elbise...
DEP Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılırken Refah bu partiye hiçbir ilgi östermemişti; daha sonra Refah kapatılırken ve yöneticileri "demokratik" yasalar çıkartıp mahkeme kararını geçersiz kılmak için diğer partilerden destek isterken de kendileri hiçbir ilgi görmediler. Refah, kapatıldıktan sonra daha demokratik bir tavır ta- kınmaya çalıştı, ama daha önce devlet içindeki mafyaya karşı çıkan halkın girişimine destek vermeyerek önemli bir demokratik fırsatı kaçırmıştı. Refah'ın stratejisi siyasal yapıyı değiştirmeye değil, mevcut dev- let aygıtını ele geçirmeye yönelikti. Refah da Fazilet de siyasal hak- Mar konusuna oportünist ve ayrımcı bir şekilde yaklaştılar. Haklar, kendi uyeleri ve destekçileri için isteniyordu, ama karşıt ya da farklı görüştekilere çok görülüyordu. Refah da Fazilet de ne daha katılımcı bir siyaset ne de siyasal özgürlükleri genişletme mücadelesine yara- yacak bir dil oluşturabildiler. Bunun yerine siyasi oyunlarla devlet ik- tidarının kurumlarını ele geçirmeye odaklandılar. İslamiyet ile demokrasi uyumsuz olmayabilir; ama Türkiye'deki İslamcı siyasal parti demokratik bir kültürün gelişmesine katkıda bu- lunmamıştır. Refah Partisi'nin ne ölçüde demokratik olup olmadığı konusunu değerlendirmek için bir din olarak İslam'ın özelliklerinden ziyade, Türkiye'nin siyasal kültüründeki demokratik bilinç yetersizli- ğine bakmak daha doğru olur.
Sayfa 114Kitabı okudu
“Modern devlette vatandaşlık (yine ideal olarak) toprak üzerindeki egemenlikle bağlantılıdır; öyle ki, bu topraklar üzerinde yaşayan topluluğun üyeleri birincil cemaatlere olan bağlarına bakılmaksızın eşit kabul edilir.”
Sayfa 11
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ülküsü ve amacı her şeyi büyük Türk’e bağlamaktı.”
Sayfa 106
Reklam
Ortak yaşamın formülü
"İnsanlar diledikleri gibi yaşamakta özgürdür ama ancak bir diğer kişinin özgürlüklerinin başladığı noktaya kadar!"
Dolayısıyla, amaç dinsel gruplar arasın- da Osmanlıcılık ideali etrafında bir dayanışma yaratmak olduğu hal- de, tam tersine, "sekülerleştirici Tanzimat politikaları, aslında genel bir Müslüman kollektif kimliğin yaratılmasına katkıda bulundu" (Ka- yalı, 1997: 207
“…Türk olmanın şerefi ve değerini bu topraklarda yaşayanların iliklerine işletecektir.”
Sayfa 99
“1922’de Yunan ordusunun Türk milliyetçileri tarafından yenilgiye uğratılmasıyla bu fikrin sonunu getiren trajik olaylar…”
Sayfa 66
Çifte vatandaşlık düşüncesi vatandaşlık ile milliyet arasında bir ayrım olduğunu vurgular; vatandaşlık ve milliyet bireyin bir siyasal topluluğa bağlılığını belirleyen, ulus-devlet çerçevesinde birbirine karşılıklı bağımlı olan, “birbirinin yerine geçebilir” kavramlardır. Bireyin siyasal toplulukla bağı, vatandaşlık meselesine içkin haklar ve ödevlerle gerçekleşir. Fakat bireyin toplulukla bağı, hukukla sınırlı değildir. Bu ilkeyi onaylayan yasa, aynı ahlaki ve siyasal değerlere sahip olmaları koşuluyla “yabancılar”ın ulusal topluluğa entegrasyonunu destekler.
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.