-Cemâl! İhsan! Bak benim de iki bacağım koptu, kafam parçalandı. Bana karşı muhabbetinizde aşağı eğilen bir şey vardı. Niçin bunları görmeden öldünüz? Ben de bu ezelî şeyler için, bayrak için, namus için parçalandım.
“Gök kurşuni. Başım biraz yorgun ve içim titriyor. Gök ziyasını benim için kısmış gibi; içimde dinlenmek ihtiyacı var, içimde hafif gıcıklayıcı bir tebessüm var.”
Bugün pek fenalıklar yaptık. Eminim, eminim, yıldızlar şimdi solacak, gel şurada el açalım. Pencere açık, elini ver! Zarar yok, Allah bizim beraber olduğumuzu görsün. Eğer senin günahların benden çoksa ikimizinki bir olsun, olmaz mı?
“-Benim öyle her gördüğüm ela göze tutulur takımdan olmadığımı daha İngiltere’de anlamıştın zannederim.
-İşte onun için korkarım ya, her gördüğüne tutulmayanlar bir tanesine fena tutulurlar.”