Halide Edib Adıvar’ın 1936 yılında Paris’te kaleme aldığı bir cinayet romanı, Yolpalas Cinayeti.
Nadire Akkız’ın sorgulaması ile başlayan eserde cinayet detaylarıyla Doğu-Batı, sosyete-halk, köylü-kentli çatışmalarına götürüyor eser bizi. Bu kısa roman, Adıvar’ın güçlü anlatımını göstermesi bakımından son derece değerli. Kitap, 1900’lerin başında Şişli’de bir konakta işlenen bir cinayetin görüldüğü dava ile başlıyor ve o yılların İstanbul’una dair gözlemler eşliğinde anlatılıyor. Dönemin İstanbul’unu, kentte yaşayan aydınların Türkiye’ye ve Avrupa’ya bakışlarını, yeni yeni bilincine varılan sınıf çatışmalarını gözler önüne seriyor.
Yazar, katil aramak yerine cinayetin altında yatan gerçek sebepleri, çocukluk travmalarını, duygu durumlarını oldukça etkileyici şekilde işlemiş. Bir cinayeti işleyenin ne şartlar altında buna mecbur kaldığını,merhamet sevgi sahibi bir insanın bile bir insanı öldürmek zorunda kalabileceğini analiz ve tahlil eden bir yapıt.
Yolpalas Cinayeti, Halide Edib Adıvar’ın diğer eserlerine göre daha az bilinen ve daha az okunan bir kitabı. İncecik bir kitap ama anlattıkları ve düşündürdükleri hiç de 50 sayfayla sınırlı değil. Selim İleri’nin de son sözde belirttiği gibi: ‘‘Halide Edib Adıvar’ın en güçlü eslerinden mi? Sinekli Bakkal kadar ünlü, Kalp Ağrısı kadar ince ve duyarlı, Handan kadar çarpıcı mı? Bunları bilemem. Ama Yolpalas Cinayeti’nin derin etkisi altında kaldığımı, yıllar yılı ondan iz düşümlerle yaşadığımı mutlaka söylemeliyim.’’