Darağacına doğru yürüdüğünde onları yakalayıp şu âyeti okudu: "Zalimler de nasıl bir inkılab ile devrileceklerini, yakında öğreneceklerdir. (Şuarâ, 26/227)
"Talib olan sâlikin birinci sermayesinin aşk olması gerekir ki şeyhimiz şöyle demiştir: 'Aşktan daha kâmil hiçbir şeyh yoktur.' Sâlik için aşktan daha kâmil bir pir yoktur. Bir vakit şeyhe sordum ki: 'Allah için delil nedir? Dedi ki: Onun delili bizzat Allah’tır.' Kimin aşk rehberi/şeyhi/piri yoksa o yolun yolcusu değildir. Âşık, mâ'şuka aşkla ulaşabilir. Ma'şûku aşkı ölçüsünde görebilir, âşık ne kadar kâmil bir aşka sahip olursa ma'şûkunu o derece güzel görür. "
"Talib", bulana kadar hakikati arayan kimse iken "matlub" ünsiyet kurmak için hakikatin kendisini aradığı kimsedir. Başka bir ifadeyle talip Allah'ı arayan, matlub ise Allah'ın kendilerini aradığı kimselere denir.