Hakkında
Prof. Dr. Halil Cin, 1942 yılında Mersin’in Gülnar ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini Gülnar’da, lise tahsilini Mersin’de tamamladı. 1960 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. 1964 yılında mezun olduktan sonra Ankara hâkim adaylığına atandı. Altı ay sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde asistan olarak göreve başladı. 1969 yılında aynı fakültede doktorasını tamamladı. Aynı yıl İsviçre Hükümetinin tahsis ettiği bir bursla Fribourg ve Lausanne Üniversitelerinde ilmî çalışmalarda bulundu. 1971 yılında yurda döndü. 1973 yılında doçent, 1979 yılında da profesör oldu.Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesindeki görevine ek olarak 1971-1978 yılları arasında Polis Enstitüsünde öğretim üyeliği, 1975-1982 yılları arasında Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı Hukuk Danışmanlığı görevlerini yürüttü.Temmuz 1982 tarihinde Dicle Üniversitesi Rektörlüğüne, Kasım 1984’te ise Selçuk Üniversitesi Rektörlüğüne atandı. Prof. Dr. Halil Cin bu göreve Kasım 1988’de ikinci kez, Temmuz 1992’de ise üniversite öğretim üyelerinin katılımı ile yapılan seçim sonucunda en yüksek oyu alarak üçüncü kez atandı.Merkezi Paris’te bulunan L’İslam et Occident Derneği üyeliği, Yükseköğretim Kredi ve Yurtlar Kurumu üyeliği ve başkanlığı ile TRT Yönetim Kurulu üyelikleri görevinde de bulunan Prof. Dr. Halil Cin, milletvekilliğine aday olabilmek için Kasım 1995’te Rektörlük görevinden istifa etti. 20. Dönem İçel Milletvekilliği ile TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığı yaptı. Evli ve iki çocuk babası olan Prof. Dr. Halil Cin, Fransızca ve İngilizce bilmektedir. Yayınlanmış dokuz kitabı ve çeşitli ilmi dergilerde yayınlanmış otuzun üzerinde makalesi vardır. KTO Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliği yapmıştır. Görevini Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı olarak sürdürmektedir.
Unvan:
Akademisyen, Yazar
Doğum:
Gülnar, Mersin, 1942
Okurlar
24 okur okudu.
8 okur okuyor.
11 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Sözler ve Alıntılar
Yeni Osmanlıların savunduğu görüşlerden birisi de Müslimlerle gayrimüslimlerin hürriyet, adalet, vatanseverlik temeline dayanan “Osmanlı milleti” çatısı altında birleşmeleridir95. Son anayasa taslağını hazırlayan 28 kişilik komisyonun 3 üyesi gayrimüslimdir.
1840 tarihli Ceza Kanunnamesinde kanun önünde eşitlik prensibi bir kez daha vurgulanmıştır83. 1840 Ocağında yayınlanan bir fermanla eyaletlerde idare meclisleri kurulması ve bu meclislerde zimmi reayanın da temsil edilmesi hükme bağlanmıştır
Berkes, II. Mahmut devrinde “şeriat” ile “adalet” in birbirinden ayrılmasıyla hukuka dayalı idare ve din-mezhep farkı gözetmeden eşitlik anlayışının doğmaya başladığını ve din-devlet bileşiminde ilk çatlamanın ortaya çıktığını söylemektedir77. Çünkü İslâm hukuku hukuki statü açısından Müslümanla zimmiler arasında tam bir eşitlik öngörmez.
II. Mahmut, 1837 Mayısında Şumnu’da halka hitaben yaptığı bir konuşmada da şöyle demiştir. “Siz Rumlar, siz Ermeniler, siz Yahudiler, hepiniz Müslümanlar gibi Allah’ın kulu ve benim tebaamsınız, dinleriniz başka başkadır; fakat hepiniz kanunun ve irade-i şahanemin himayesindesiniz. Size tarh edilen vergileri ödeyin; bunların kullanılacakları maksatlar sizin emniyetiniz ve sizin refahınızdır”
Fatih, Divan-ı Hümayun toplantılarına başkanlık etmekten vazgeçerek tebaasının işlerini kendisine ancak hükümet erkânının arz edebileceğini kanunlaştırmış, kendisi ile konuşma, elini öpme, bir mesele hakkında arzda bulunma haklarını sadece hükümet erkânına ve bazı yüksek dereceli saray hizmetkârlarına bahşetmiştir
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
Henüz kayıt yok