Bil ki Allah'ı tanımanın anahtarı, kişinin kendini tanıyıp bilmesidir. Bu yüzdendir ki şöyle buyrulmuştur: “Nefsini (kendi hakikatini) bilip tanıyan, rabbini tanır. Bu mevzuda Allah şöyle buyurmuştur: "Pek yakında onlara dışlarında ve kendi nefislerinde ayetlerimizi (kudretimizin ve varlığımızın belgelerini) göstereceğiz. Ta ki, (Peygamberin söylediğinia) hak olduğunu anlasınlar." (Fussilet: 53). Özetle, sana senden yakın hiçbir şey yoktur. Kendini bilmezsen, başkasını nasıl bilirsin? Kendimi biliyorum, tanıyorum diyorsan yanılıyorsun! Zira böyle bilmek, Allah'ı tanımanın anahtarı olamaz. Hayvanlar da kendilerinden bu kadar bilir. Sen kendinden başın, yüzün, elin, ayağın, etin ve derinden fazla bir şey bilmiyorsun. Batından ise bildiğin, acıktığın zaman yemen, kızdığın zaman bir kimseye saldırman, şehvetin galebe çaldığı zaman hanımına yaklaşmandan fazla bir şey değildir. Bu hususlarda, bütün hayvanlar seninle aynıdır. O halde senin, hakikatini araman lâzımdır. Sen nesin, nereden gelmişsin, nereye gide- ceksin, bu dünyaya ne yapmak için geldin, seni niçin yarattılar, saadetin nedir, nededir; şakiliğin (şaki: bedbaht), ziyanın nedir, nededir? Senin bâtınında toplanan sıfatların bir kısmı umum hayvanlara, bir kısmı yırtıcı hayvanlara, bir kısmı şeytanlara ve bir kısmı da meleklere mahsus sıfatlardır. Sen bunlardan hangisindensin? Cevherinin hakikati hangisidir?