Halis Aydemir sözleri ve alıntılarını, Halis Aydemir kitap alıntılarını, Halis Aydemir en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Sürecin Sahibi’nin karşısına hesap vermek üzere çıktıklarında, yaşarken sığındıkları o cehalet ve cehaletten gelen sanal mutlulukları bir mazeret olarak kabul edilecek mi acaba?
Elinizdeki kitapta değişken olmayan bu büyüklüklerin bizim tercih ve irademizin sonucu olmadığına özellikle dikkat çektik.Bunlardan mesul değiliz ve bunların iyisi de kötüsü de söz konusu değil.Ne erkek ne kadın olmak,ne şu ırktan ne de bu ırktan olmak bir üstünlük sebebi bizim için.Varlığımızın bir parçası olan ve hazır bulduğumuz bu özellikler bizi sadece tanımlar.
Biz bu çalışmamızda özellikle varlık ve farkındalığımızın irademize bağlı olarak gelişen yanına dikkat çekmeye çalıştık.Bizi biz yapan ve "istemli" karar ve davranışlarımızın bir sonucu olarak yoğrulan yanımız, tercihlerimize bağlı olarak gelişen ve kimliğimizin bir parçası olan şahsiyetimizi ve karakterimizi şekillendirir.
Elbette insan salınacak, elbette salınımları olabilecek ama bu salınımlarda akledecek ve fark ettiği hakikate, hidayete, zikre sarılacak ki düşmesin inşallah.
Ahiret var mı?” diye sorsanız çoğu insan ahiretin varlığını reddetmez ama “ahiretin varlığının hayatımıza bir tesiri var mı?” diye baksak pek bir yansıması da görülmez.
Yapabileceğimiz hâlde, hayatımızda hiçbir değişiklik yapmadan öte tarafa geçiyoruz. Dünyanın parasını biriktirip geçmişiz diğer tarafa, savunma yapıyoruz: "Ben çok varlık yapmıştım orada. Çok istihdam sağlamıştım." dediğimizde bize diyorlar ki:
"Onun burada hiçbir anlamı yok. Senin 'varlık' dediğin şey ne ki? Şu koca fezaya baksana! İçinde yaşadığın o Dünya, koca fezanın yanında yok hükmünde; küçücük. Biz senden Dünya'da varlık biriktirmeni değil; Dünya'yı, Güneş'i, Ay'ı da zihninde bir bilgiye dönüştürmeni, 'Ben yüzümü bunlara/varlığa değil, bunları Var Eden'e dönüyorum ve O'nunla iyi bir ilişki başlatıyorum!' demeni bekliyorduk."
İnsanın hayat yolculuğunda kendisini, sürecini, gidişatını ve geleceğini peyderpey unutmaya başlaması; bir trende veya geçici süre için yerleştiği otel odasında, kalıcı zannı ile kendisini unutması gibidir.