"Ey Kudüs, ey kadim şehir, ey peygamberler yurdu, ey isranın menzili, ey miracın ilk basamağı, ey bereket kapısı, ey mübarek toprak; senden ayrı kalan yıllarımıza, senden ayrı düşen yollarımıza, sana kavuşamayan yürüyüşlerimize yazık!.."
"Kudüs'ün özgürlüğü için hayaller kurup planlar yapan, toplumu Kudüs'ün fethine hazırlayan nesiller yetiştirebiliyor musun? Rabbimizin bir Selahaddin göndermesini beklemek ucuza kaçmak değil midir? Niçin o Selahaddin sen olmayasın, niçin o Selahaddin senin yetiştirdiğin evladın olmasın? Aksi halde Kudüs Müslümanlara çok yakınken uzak kalmaya devam edecektir."
Hatırası var Sultân-ı Nebi'nin her taşında
Ayrılık oda döndü, yanıyor gözyaşında
Leyl-i İsrâ gibi yer aç bana da bağrında
İsmini Rabbim verdi bizzat Kur'an'da
Sahran, arzın arşa en yakınında
Mescid-i Aksâ denildi adına
Umutla bekledi ümmeti her anda
Tarifi yok bu ayrılığın cihanda
Lütfeyle Allah'ım vuslat olsun sonunda
Ukbaya kalmasın, cem olalım avlusunda
Peygamber efendimiz (s.a.v), "dünyanın bir ucundaki Müslümanın ayağına diken batsa, diğer ucundaki Müslüman onun acısını yüreğinde hissetmezse gerçek iman etmiş sayılmaz." buyuruyor... Yani "Müslümanlar kardeştir" ayeti gereğince dünyanın neresinde olursa olsun, acıyı paylaşmak, dertlenmek, acının dinmesi için bir şeyler yapmak her Müslümanın sorumluluğudur...