Halit Bekiroğlu

Halit BekiroğluSaid Halim Paşa'da Siyaset Ahlakı yazarı
Yazar
8.3/10
13 Kişi
59
Okunma
5
Beğeni
855
Görüntülenme

Halit Bekiroğlu Sözleri ve Alıntıları

Halit Bekiroğlu sözleri ve alıntılarını, Halit Bekiroğlu kitap alıntılarını, Halit Bekiroğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...Hangi şartlarda yapılırsa yapılsın,insanın şahsî gözlem ve incelemeleri,subjektiflikten arınmış olamayacağı için,içtimai ve ahlâkî kanunları gerçek manada keşfetmeye asla müsait değildir.Bu tür gözlem ve incelemeler,faillerinin kişisel durumlarına bağlı" olduğu için kaçınılmaz bir biçimde eksik veya toplumsal gerçekliği bütün yönleriyle kuşatamayan bir nitelik arz ederler.
Sayfa 85
İnsanoğlunun baktığı pencereden hayatı görmesi anlaşılabilir bir durum. Fakat hayatı, baktığımız pencere açısından ibaret zanetmemiz eksik ve yanlış...
Reklam
Sait Halim Paşaya göre, Osmanlı'nın gerileme ve çöküşünün baş sorumlusu kendi toplumuna yabancılaşmış, çözümü yanlış yerde arayan niteliksiz "Aydınlar sınıfı"dır.
Said Halim'e göre, "İslam alemi, bitmez tükenmez felsefi münazaralar ile vakit geçirip, metafizik vadisinde sonsuz, boş ve kısır çekişmeler ile kuvvetten düşmekte iken, Batılılar, tecrübe metodlarına dayanan yeni bir medeniyet kuruyorlardı. Bununla, tabiatın sırlarına nüfuz ederek, sonsuz kuvvetlerden faydalanmayı başarmakta idiler."
Sayfa 90 - İlke yayıncılıkKitabı okudu
"Kant'ın yahut Spencer'in ahlak görüşüne inanan, sosyal hayatta Fransız, siyasette İngiliz üslubunu kabul eden bir Müslüman, ne kadar bilgili olursa olsun, ne yaptığını bilmeyen bir kimseden başka bir şey değildir. Bir adamın zihninde uyuşmaları imkansız onca zıt fikirler bulunur ve çatışıp dururlarken, o adamın kafası ve vicdanı nasıl bir şey olur, tasavvur edilsin! "
Sayfa 164 - İlke yayıncılıkKitabı okudu
"Hiçbir kuvvet insanı, başka bir insanın, zümre veya topluluğun keyif ve iradesine tabi olmaya zorlayamaz."
Sayfa 84 - İlke yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İslam ahlakı, hakikati kavrama ve bu kavrayışa uygun davranma çabasında, insana tam bir özgürlük tanır ve eşitliği tesis ederken; aynı özgürlük nedeniyle ve kabiliyetlerin veya kapasitelerin farklılığı yüzünden insanlar arasında ortaya çıkacak olan eşitsizliği de doğal bir sonuç olarak kabul eder. Çünkü Sait Halim paşaya göre, doğru ve mantıki manada eşitsizlik de Hürriyet ve eşitliğin tabii bir neticesidir.
Said Halim Paşa'ya göre, halk ile aydın tabaka arasında doldurulması imkânsız büyük bir uçurum vardır. Halk, ileri gelenleri ve mütefekkirleri ile tam bir tezat halindedir. Halk bu aydın sinifa, ne yaptığını bilmeyen fakat pek tehlikeli ve yıkıcı unsurlar gözü ile bakarak itimat etmez. Halktan beklediği takdir ve itaati göremeyen mütefekkir tabaka ise, vatandaşlarına karşı hor gören bir çehre takınarak kendini teselliye çalışmakta; memleketini, her tarafı kaplayan cehaletten kurtarmaktaki aczinden utanması lâzım gelirken, istediğini yapmayan toplumun sert ve inatçı olduğundan şikâyet edip durmaktadır. Halkı, işinde ve bilgisinde yüksek bir seviyede bulunduğuna inandıramayınca, daha başka çeşitli vasıtalara başvurarak nüfuz elde etmeye çalışmakta, böylece yabancıların baskılarına bir de aydın tabakanın baskısı eklenmiş olmaktadır. Bu hâl ise hayat şartlarını ağırlaştırmakta, düşüşü ve gerilemeyi kat kat tehlikeli bir hâle getirmektedir.
Çünkü tarafsızlık "alçakça bir ölümü tercih etmek" demektir.
Reklam
Din, insanın bakış açısına göre değişen, bazen yüceltilip bazen aşağılanan ve ya anlamsız bulunan "göreceli bir gerçek" ya da "hayal ürünü" bir fantasma değildir. Metafizik saplantılardan oluşan tehlikeli bir tasavvur, boş bir avuntu, erişilmesi imkansız vaatler manzumesinden ibaret bir vehim hiç değildir
Sayfa 87 - İlkeKitabı okudu
Said Halim Paşa'nın kendi ifadesiyle"din, keyif ve arzuya bağlı olarak, bazen yüceltilen, bazen hakir görülen hayali veya itibari bir şey olmadığı gibi, metafiziğin ıssız çöllerinde mahpus hayalimizin tehlikeli tasavvurlarından ibaret, boş teselliler, erişilmesi mümkün olmayan vaatler veya geleceğe ait istekler vasıtası ile vehimden ibaret bir saadeti elde etmeye veya elem ve ızdırapları teskine yardımcı hayali bir vasıta da değildir."
Sayfa 87 - İlke yayıncılıkKitabı okudu
İslam ahlâkı, insana sahip olduğu tekâmül kabiliyetini gücü yettiği derecede genişletmesi için özgür olma görevini yüklemektedir. İslam’a göre hürriyet insanların kullanıp kullanmamakta serbest olduğu, kanun koyucunun istediği zaman verip istediği zaman alabileceği siyasi bir hak değildir. Hürriyet Müslümana, kabul ettiği din ve rehber, tanıdığı ahlâk anlayışı tarafından verilmiş bir vazifedir. Çünkü bütün Müslümanlar doğruyu bilmeye ve tatbik etmeye mecburdurlar. Bu sebeple her Müslüman elinden geldiği kadar hür olmak vazifesiyle mükelleftir
Sayfa 167 - İlkeKitabı okudu
İslam toplumunda, sorunların aşılmasında çözüm yolu başkalaşmaktan değil; bilakis İslâm'ın yeniden, gereği gibi yaşanmasından geçmektedir.
Sayfa 163Kitabı okudu
Biri çıkıp da Almanlara kurtuluşlarının ancak Alman kültür, medeniyet ve irfanını bırakmakla mümkün olacağını söylese acaba nasıl bir cevap alırdı?
Sayfa 144 - ilke yayıncılıkKitabı okudu
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.