. tabiatın bağrında sürdürülen bir hayat en kusursuz hayattı. Onunla kıyaslandığında, başka hayatlar sabun köpüğünden farksızdı.
"Kentliler Tabiat Ana'nın bahşettiği huzuru asla bilemeyecekler," ..
ve ruh bu huzura kavuşmadıkça, açlığını geçici heveslerle dindirmenin yollarını arayacaktır. Haz peşinde koşan kentlinin istikrarsız, kuş beyinli bir kişiliğe evrilmesinden, sadece dış görünüşünü, kıyafetlerini düşünmesinden, saçma sapan modalarla, değersiz buluşlarla kendini tatmin etmesinden daha doğal ne olabilir?
Öte yandan taşralı çiftçi temiz havada, yemyeşil kırlara yürür; havayı ciğerlerine doldururken bilinmeyen bir güç damarlarına akar, ruhunu ve bedenini canlandırır. Tabiatın içkin unsuru olan huzur, zihni yatıştırır, kişiyi gönendirir, ayaklarının altındaki yeşil çimenler onda yüce bir güzellik duygusu uyandırır. Burun deliklerine sızan güzel kokularda, çevresini bir mutluluk halesiyle saran sessizlikte sükûneti ve huzuru bulur. Tepeler, korular, çağlayanlar, dağlar, hepsi de asla unutmadığı çocukluk arkadaşlarıdır. Dağlarımızdan bazıları muhteşem, huşu uyandıran bir görünüşe sahiptir. Pek az şey kalplerimizde onların vakur, lekesiz hatlarının yarattığı etkiyi yaratabilir. Vadileriyle bize sığınak sağlarlar ve bizi, bizden güçsüzlere, bizden küçüklere sığınak olmaya teşvik ederler. O dingin, çiçeklenmiş dağ yamaçlarında, melek gözlerini gökyüzüne diken, bizleri Yüce Tanrı'nın şefaatine, güzelliğe, bilgeliğe ve sevgiye şükretmeye çağıran çiçeklerden daha cömert ne olabilir?