Hamdullah Suphi Tanrıöver

Hamdullah Suphi TanrıöverDağyolu ve Günebakan'dan Seçmeler yazarı
Yazar
9.3/10
4 Kişi
12
Okunma
19
Beğeni
1.979
Görüntülenme

Hakkında

Hamdullah Suphi, İstanbul´da babasının adıyla anılan konakta doğar. Bu konak o tarihlerde edebiyat, ilim, siyaset adamlarının sohbet ettikleri yerlerdendir. Nitekim Divan Edebiyatı´nın son şairleri; Nevres Efendi, Hakkı Bey, Kâzım Paşa, Avni Bey ve Nâmık Kemal´in sık sık bir araya geldikleri Sami Paşa Konağı adeta bir bilim yuvası gibidir. Ortaöğrenimini o denemde Osmanlı Devletinin batıya açılan tek sivil penceresi olan Galatasaray Sultanisi´nde tamamlar. Galatasaray´da okumanın kendisine sağladığı çok iyi bir Fransızca bilgisi sayesinde zamanın fikir akımlarını ilgiyle takip eder. 1904´da Galatasaray Sultanisi´ni bitiren Hamdullah Suphi, 1905´te Tütün İnhisarı Merkez İdaresi Tercüme Kalemi´nde stajyer memur olarak çalışmaya başlar. İşini beğenmeyen Hamdullah Suphi, "en çok sevdiğim meslek" dediği öğretmenliğe geçer. 1908´den itibaren çeşitli okullarda farklı dersler veren Hamdullah Suphi, Darülfünun´da verdiği "Hikmet-i Bedâyi"(Estetik), dersinde çok başarılı olur. Asıl onu üne kavuşturan faaliyeti ise, Osmanlı Devleti içindeki azınlıkların dayanışmasına ve faaliyetlerine karşı bir tepki olarak ortaya çıkan, milliyet esasına dayanan Türk Ocağı Cemiyeti başkanlığıdır. Resmi olarak 1912´de kurulup 1931 yılında ocağın kapatılarak Halk Evleri´ne dönüştürülmesine kadar hep başkan olarak kalmıştır. Türk Ocağı başkanlığı sırasında teşkilat kurma ve yaşatmada istisna bir yetenek olduğunu göstermiştir. Çalışkanlığı, bilgisi ve hitabet gücü sayesinde Türkçülük hareketinin halka ulaşmasında önemli rol oynamıştır. İzmir´in Yunanlılar tarafından işgalini protesto eden mitinglerin hem tertipleyicileri, hem de ateşli hatipleri arasında yer alır. Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı´na Saruhan ve Antalya´dan mebus (milletvekili) seçilir. Bu mecliste ve meclisin Felâh-ı Vatan Grubu´nda (Vatanın Kurtuluşu), bir yandan Misâk-ı Millî (Milli Sınırlar) ile millî mücadele lehine, bir yandan da İngiltere aleyhine etkileyici konuşmalar yapar. Sarayın ihanet içinde olduğunu söyler. 23 Nisan 1920´de açılan Birinci Büyük Millet Meclisine Antalya milletvekili olarak girer. Meclisin en tesirli konuşan hatiplerinden biri olarak, devamlı Mustafa Kemal Paşanın etrafında kenetlenmeyi telkin eder. Cumhuriyetimizin ilk Milli Eğitim Bakanıdır. 1923´de T.B.M.M´ye bu kez İstanbul milletvekili olarak katılır. 1925´de ikinci kez Maarif Vekilliği görevinde bulunur. 1927´de yeniden İstanbul Milletvekili seçilir. 1931 yılına gelindiğinde, yurtdışında elçi olarak görevlendirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu doğrultuda Kahire, Belgrad ve Bükreş elçiliklerinden birini seçmesi önerilmiş, o tercihini defalarca ziyaret ettiği ve özellikle Romanya sınırları içinde yaşayan 350 bini aşkın Müslüman ve Hıristiyan Türklerin yaşamakta olduğunu bildiği Romanya´yı tercih etmiştir. Bunun üzerine 20.05.1935 tarihinde Bükreş´e birinci sınıf elçi olarak atanmıştır. Daha sonra 1939 yılında da aynı görev yerinde büyükelçiliğe yükseltilmiştir. 1943´de İçel ve 1946´da İstanbul Milletvekili seçilir. 1950´de Demokrat Parti listesinden bağımsız Manisa Milletvekili 1954´de DP´den İstanbul Milletvekili olur. 1957 ´de Hürriyet Partisi adayı olarak katıldığı seçimi kaybeder ve siyasetten çekilir. Tanrıöver´in "Namık Kemal" adlı ilk şiiri, Paris´te yayınlanan Şura-yı Ümmet gazetesinde çıkmıştır (1902). 1909´da Fecri Ati Topluluğuna katılan Tanrıöver 1911´de bu topluluktan ayrılarak, genç kalemler dergisi çevresinde gelişen Milli Edebiyat akımına bağlanır. 1912´de Milliyetçilik hareketinin İstanbul´daki merkezi olan Türk ocağına girer ve ertesi yıl bu kurumun başkanlığına getirilir. Türk Ocağı genel başkanı olarak Türkçülük ve Milliyetçilik yolunda çalışmalar yürütür. Etkili konuşmalarıyla güçlü bir hatip olarak tanınmıştır. İstanbul´da işgalci güçlere karşı düzenlenen açık hava toplantılarında daha sonra T.B.M.M kürsüsünde ve Kurtuluş Savaşı sırasında halkı aydınlatmak için gönderildiği Konya, Antalya gibi yerlerde hitabetin etkili örnekleri olan konuşmalar yapmıştır. Konuşmalarından seçmeleri, "Dağ yolu" (1928- 1931, 2 cilt), yazılarını da "Günebakan" (1929) adlı kitaplarda toplamıştır. 10 Haziran 1966´da ölmüştür.
Unvan:
Türk edebiyatçı, yazar, öğretmen, milletvekili, siyasetçi
Doğum:
İstanbul, 1885
Ölüm:
İstanbul

Okurlar

19 okur beğendi.
12 okur okudu.
22 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Size bir misal zikredeyim, manidardır. Sonra söyleyeceklerimi vazıh kılmak için bu misal işe yarar itikadındayım. İstanbul Darülmualliminin ve Darülfünunun yetiştirdiği Buhara'lı gençler Buhara mekteplerine sıra sokmak istediler. Şu üstünde oturduğunuz gibi sıralar. Bu, cedidi bir hareket idi. Bu cedidi harekette, mollalar derhal küfrü ve bid'ati keşfettiler: "Kiliselerde sıralar vardır, mektepte eczây-i Şerîfe, Kur'an-ı Kerim okunur. Mektep, şeriat derslerinin yeridir. Demek, kilisenin sırasını İslam mektebinin içine sokacaklar." Ne oldu bilir misiniz? Kıtal oldu; zavallı Buhara, düçarı esaret olduğu için, kanını başka yerlerde akıtması lazım gelen Buhara'nın çocukları "sıra mektebe girer mi, girmez mi" diye birbirlerinin kanını akıttılar.
Sayfa 46 - Kültür ve Turizm BakanlığıKitabı okudu
Ben onların tâbi tutuldukları yaşayış tarzından dolayı mânen bezgin, maddeten harap olduklarını söylediğim vakit bana: "hakaret ediyorsun, iftira ediyorsun." dediler.
Sayfa 39 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Anadolu'yu batıran onlardı, kurtaran bizim neslimizdir, efendiler!
Sayfa 56 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Atina bu büyük Rum imparatorluğunun sanayi payitahtı, İstanbul, siyaset payitahtı, Kudüs din payitahtı olacaktı
Sayfa 24 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
kadını bu hâlde tutan bir memlekette âile olmaz. Bizde âile iki kişinin birbirini öldürmek için karşılıklı taahhüde girmeleri, beraber bir çukura kapanmaları demektir. Âile hakkında düşündüğümüz şey, nihayet kadını perişan, bezgin didinmekten usanmış bîçâre bir hâyalet haline koydu.
Sayfa 40 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Arkadaşlar! Bazı adamlar vardır ki, en durgun şekiller içinden inanılmaz bir mücadele kuvveti taşırlar. Onları yürüken seyrediniz, ağır ağır giderler ve sessiz basarlar; oturuşları ve konuşuşları mülâmiyet, rikkat ifade eden en yumuşak tavırlar içindedir. Halbuki karşınızdaki sessiz adam korkunç bir mücadele cihazıdır. O mücadele içinde yaşayacak ve mücadele içinde ölecektir. Karşınızda yavaş yavaş konuşan dalgın adam bir âsidir. Devirlerin kurduğu müesseselerle boğuşa boğuşa hayat yollarında yürüyecektir! 31 Ekim 1925 ~ Ziya Gökalp'e itafen
Hamdullah Suphi Tanrıöver
Hamdullah Suphi Tanrıöver
Reklam
Haziran Ayının Bizden Alıp Götürdükleri
2 Haziran -
Orhan Kemal
Orhan Kemal
2 Haziran -
Ahmed Arif
Ahmed Arif
3 Haziran -
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
4 Haziran -
Ahmet Haşim
Ahmet Haşim
5 Haziran -
Cahit Irgat
Cahit Irgat
7 Haziran -
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
7 Haziran -
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
10 Haziran -
Hamdullah Suphi Tanrıöver
Hamdullah Suphi Tanrıöver
10 Haziran -
Halide Nusret Zorlutuna
Halide Nusret Zorlutuna
10 Haziran -
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
13 Haziran -
Cemil Meriç
Cemil Meriç
15 Haziran -
Peyami Safa
Peyami Safa
15 Haziran -
Mina Urgan
Mina Urgan
17 Haziran -
Recep Bilginer
Recep Bilginer
20 Haziran -
Cahit Külebi
Cahit Külebi
20 Haziran -
Hasan İzzettin Dinamo
Hasan İzzettin Dinamo
21 Haziran -
Ahmet Muhip Dıranas
Ahmet Muhip Dıranas
26 Haziran -
Alaeddin Özdenören
Alaeddin Özdenören
28 Haziran -
Fuad Köprülü
Fuad Köprülü

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok