"İnsan yapısı herhangi bir şey doğanın hırpalamasına dayanamaz. Eninde sonunda doğa kazanır. Gerekli olan şey sadece zamandır. Doğanın ise hiçbir acelesi yoktur."
"Her çocuk büyük adam olarak yetiştirilir. Devlet başkanı olarak.baslar eğitimine. Zaman ilerledikçe rütbeler küçülür. Yükseköğrenim olanağı ortaya çıkmışsa , kaymakamdır, validir. Sonlara doğru, mühendis veya doktor, aslında şanslı olanlar meslek okullarına kapağı atanlardır. Ben sadece okuma yazma öğrenmiş çiftçiler görüyorum bu köyün geleceğinde ; hatta tüm köylerin geleceğinde, o anda dikkatimi çeken eski püskü okuma fişlerine bakarken. "
"Ağacın en ucundaki tohum; güneş görebileceği , gübreleneceği ve su bulabileceği toprağa düşecek , dalların gölgesinden kurtulacak önce. Keçiye yem olmayacak , soğuk yakmayacak, güneş kavurmayacak. Erken zamanda kafası kesilmeyecek."
"Burada ise üç beş kalem , bir kara tahta ve birkaç kutu tebeşir. Kitap dediklerinin ne olduğuna bile bakmıyorum. Ciltleri antika gibi kurumuş, yaprakları kabarmış ve sararmış. Devrimden önce kalmış el yazmaları bile çıkabilir aralarından. Değerlerini alfabe değişimiyle yitirmiş."
"Ama devlete asker lazım, yolları yapacak adam lazım. Vergi lazım. Bu sebeple umutların beslenmesi lazım. Bana göre ise bir tek şeyi öğrenseler yeterli, nerdeyse tamamı köhneleşmiş bu yerde. Dünyayı görsünler. Neyi yaşadıklarını bilsinler, neyi yaşayamayacaklarını. Neden çoban ve çiftçi olmaları gerektiğini. Sadece birkaçı köyden çıkabilecek zaten, köyden çıkmakla çıkmamak arasında bir fark olmadığını görsünler. Okumak bile sadece işlerini zorlaştıracak . Bir süre umutsuzca çırpınacak zeki olanları. Sonra mutsuz çobanlar olacaklar. İşte okumak bunu değiştirecek onlar için, mutlu ve mutsuz çobanlar. Taş devrinden maden devirlerine geçemeyecekler. "