You can find Oldest Hamza Nuh Özer books, oldest Hamza Nuh Özer quotes and quotes, oldest Hamza Nuh Özer authors, oldest Hamza Nuh Özer reviews and reviews on 1000Kitap.
Herkese mutlu akşamlar.
Sizlere severek okuduğum bir kitap ile geldim.
Kitabımız gerçek bir hikayeden yola çıkılarak kurgulanmış.
Betimlemeler çoğunlukta ama bunların her biri harika detaylardı.
Normalde pek sevmem ama bu hikayeye o kadar çok yakışmış ki ve tekrara düşülmeden ince ince işlenmiş.
O atmosferi okurken hissettiriyor.
Muzaffer bir öğrenmendir.
Çetin bir kış mevsiminin yaşandığı bir ayda atandığı okula gidebilmek için yola çıkar.
Ama bu yolculuk hiç de kolay bir yolculuk değildir.
Onu götüren jip bile tam noktaya gidemez.
O noktada normalde onu köyün ileri gelmelerinin karşılaması gerekirken gelen sadece bir çocuktur.
Çünkü köyde bir cenaze vardır.
Gelmesi bile zorken öğretmen bey burda yaşamanın zorluğunu gelir gelmez anlar.
Canice parçalanan bir kadın ve bunun da aç kurtlar tarafından yapıldığını düşünen köy halkı.
Araştırmak ise köyde her türlü görevi üstlenen ve bilgisi olan ebe Hafize ile köy erkeklerine düşer.
Arkadan bir cenaze daha gerçekleşirken. Derken bir tane daha gelmek üzereyken kadın son anda kurtulur.
Bunun arkasında olan işi caniyi ve canileri yakalamak için jandarmaların gelmesi gerekmektedir.
Ama bu o kadar da kolay değildir.
Muzaffer tercihini kalmaktan mı? Yoksa gitmemekten yana mı? Kullanacak.
Köyde olan cenazelerin sebebi ne?
Okuduğunuzda hele ki kitabın sonuna geldiğiniz zaman #zemherikadınları adı tamamı ile oturuyor.
Okumanızı tavsiye ederim...
"İnsan yapısı herhangi bir şey doğanın hırpalamasına dayanamaz. Eninde sonunda doğa kazanır. Gerekli olan şey sadece zamandır. Doğanın ise hiçbir acelesi yoktur."
"Her çocuk büyük adam olarak yetiştirilir. Devlet başkanı olarak.baslar eğitimine. Zaman ilerledikçe rütbeler küçülür. Yükseköğrenim olanağı ortaya çıkmışsa , kaymakamdır, validir. Sonlara doğru, mühendis veya doktor, aslında şanslı olanlar meslek okullarına kapağı atanlardır. Ben sadece okuma yazma öğrenmiş çiftçiler görüyorum bu köyün geleceğinde ; hatta tüm köylerin geleceğinde, o anda dikkatimi çeken eski püskü okuma fişlerine bakarken. "
"Ağacın en ucundaki tohum; güneş görebileceği , gübreleneceği ve su bulabileceği toprağa düşecek , dalların gölgesinden kurtulacak önce. Keçiye yem olmayacak , soğuk yakmayacak, güneş kavurmayacak. Erken zamanda kafası kesilmeyecek."
"Burada ise üç beş kalem , bir kara tahta ve birkaç kutu tebeşir. Kitap dediklerinin ne olduğuna bile bakmıyorum. Ciltleri antika gibi kurumuş, yaprakları kabarmış ve sararmış. Devrimden önce kalmış el yazmaları bile çıkabilir aralarından. Değerlerini alfabe değişimiyle yitirmiş."