Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hamza Zülfikar

Hamza ZülfikarTürk Dili ve Kompozisyon yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
8.0/10
1 Kişi
18
Okunma
2
Beğeni
735
Görüntülenme

Hakkında

Prof. Dr. Hamza Zülfikar (1941 - ) 1941′de Bitlis’te doğan Hamza Zülfikar, Bitlis’in yerlisi olup bu ilin eski ve köklü bir ailesi olan Zülfikarlar’dandır. Öğrenimi İlk ve orta öğrenimini Bitlis’te tamamladı. 1958′de Bitlis Lisesinden mezun oldu. 1959-1960 öğretim yılında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne kaydoldu. XV. yüzyılda yazılmış Kısasü’l-Enbiya adlı yazmanın bir bölümünün dil özelliklerini bitirme tezi olarak hazırladı. 1964′te bu Fakülteden mezun oldu. Türk Dil Kurumunun açmış olduğu memurluk sınavını kazandı ve burada bir yıl çalıştıktan sonra Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde açılan asistanlık sınavında başarılı görüldü. Bu göreve 1965 yılında atandı. “Pekiyi” notu ile derecelenen Çağatayca Bir Kur’an Tefsiri adlı doktora teziyle 14.12.1970 tarihinde “edebiyat doktoru” unvanını aldı. Türkiye Türkçesinde Ses Yansımalı Kelimeler I. c: İnceleme, VI-282 s., II. c.: Sözlük, X-320 s. adlı doçentlik tezini hazırlayarak sınava girdi. Doçentlik sınavının bütün aşamalarını başararak 28.4.1982 tarihinde “pekiyi” dereceyle doçent oldu. 01.12.1988 tarihinde yayınları ve bililmsel çalışmaları yeterli bulunarak Yeni Türk Dili Ana Bilim Dalının profesörlük kadrosuna atandı. Askerlik 16 aylık askerlik görevini Ekim 1971 - Ocak 1973 tarihleri arasında Sarıkamış’ta yerine getirdikten sonra Fakültedeki işine geri döndü. Yurt İçi Görevleri Fakültedeki asistanlık görevinin yanında Ankara Üniversitesine bağlı Türkçe Kursunda yabancı uyruklu öğrencilere ders verdi.1750 sayılı Kanun’un 46. maddesi uyarınca 1976-1977 öğretim yılında bir yıl süreyle Fırat Üniversitesinde görev yaptı. Fakültedeki öğretim faaliyetinin yanında 1980 yılından itibaren Türk Ansiklopedisi’nin yayımlanmasında Başredaktör Yardımcısı olarak çalıştı. Millî Eğitim Bakanlığının çıkardığı bu ansiklopedinin tamamlanıp ortaya konmasında yardımcı oldu. 2547 Sayılı Kanunun 40. maddesi uyarınca l982 yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesinde gönüllü kurucu öğretim üyesi olarak görev aldı ve haftada 10 saat ders verdi .Ayrıca Van’daki Eğitim Yüksek Okulunun Müdürlüğünü de yürüttü. Kanunun öngördüğü süre içinde Yüzüncü Yıl Üniversitesindeki görevini tamamlayarak Ankara Üniversitesine döndü. 10.10.1983′ten 05.10.1989′a kadar 6 yıl süreyle Rektörlüğe bağlı bulunan Türk Dili Bölümü Başkanlığını yaptı. Eskişehir’de bulunan Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinin Türkçe ders kitabını hazırlamakla görevlendirildi. Prof. Dr. Hasan Eren ile birlikte bu fakülte için Türk Dili ders kitabını hazırladı. Yüksek Öğretim Kurulunca hazırlatılan Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri adlı ders kitabına Cümle Bilgisi bölümünü yazdı. 1983 yılında atanmış olduğu Yeni Türk Dili Ana Bilim Dalı Başkanlığını hâlen devam ettirmektedir. Bu ana bilim dalının öğretim üyesi olarak lisans, yüksek lisans ve doktora derslerini vermektedir. Bunun yanı sıra öğrencilere lisans, yüksek lisans ve doktora tezleri yaptırmaktadır. Bugüne kadar 15 öğrencinin yüksek lisans, 10 öğrencinin doktora tezini yönetti. Hâlen 3 öğrencinin yüksek lisans, 6 öğrencinin doktora tezini yönetmektedir. Biri Türkmenistanlı, biri Bosnalı ve biri de Arnavut olan üç yabancı öğrencinin doktora tezlerini yönetti. Bu kişiler ülkelerindeki üniversitelerinde görev aldılar. 11.05.1992 tarihinde Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığına atandı. Bu görevi üç yıl sürdü. Türk Dil Kurumunun aslî üyesi olarak bu Kurumda birçok yayının ortaya konmasında görev aldı. İmlâ Kılavuzu çalışmalarına katıldı. Kılavuzun 1996 ve 2000 baskılarının hazırlanmasına katıldı. Türkçe Sözlük ‘ün 1988 yılı baskısını Prof. Dr. Hasan Eren, Prof. Dr. Nevzat Gözaydın, Prof. Dr. İsmail Parlatır ve Prof. Dr. Talat Tekin ile birlikte yayıma hazırladı. Ardından okullar için plânlanan Okul Sözlüğü’nü Prof. Dr. İsmail Parlatır ve Prof. Dr. Nevzat Gözaydın ile birlikte yayımladı. Bu arada Türkçe Sözlük’ün yeni baskısının hazırlanmasına katıldı ve sözlük, 1998 yılında yayımlandı. Türkçe Sözlük’ün kelime sayısı yapılan katkılarla 75 bine madde başına ulaştırdı. Taramalar devam etmektedir. Son taramalarla kelime sayısı 80 binin üzerine çıkmıştır. Hamza Zülfikar, Türk Dil Kurumu Terim Bilim ve Uygulama Kolu Başkanlığını yürütmüştür. Burada İmlâ Kılavuzu, Kısaltmalar ve çeşitli terim sözlükleri üzerinde çalışmıştır. 7 yıl boyunca Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcılığı görevini de yürütmüş, kısa bir sürü de Türk Dil Kurumu Başkanlığın vekâleten yürütmüştür. Bu görevin yanı sıra Devletin çeşitli birimlerindeki üst düzey toplantılara Türk Dil Kurumu temsilcisi olarak katılmıştır. 4000 devlet memuruna yazışma, imlâ, Türkçe kursları vermiştir. Adana, Kilis, İzmir, Van, Bitlis, Bayburt, Balıkesir, Konya, Karaman, Ankara, Çorum, Malatya gibi illerde alanı ile ilgili çeşitli konferanslar verdi. Bu illerdeki Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerine dilde ve imlâdaki gelişmelerle ilgili bilgi aktardı, onların sordukları soruları cevaplandırdı. Hamza Zülfikar 2001 yılında Türk Dil Kurumundaki bütün görevlerinden istifa edip ayrılmış, şimdi ise yalnızca Türk Dil Kurumunun bilim kurullarının toplantılarına katılmaktadır. 12 Eylül 1980 tarihinden sonra, henüz tamamlanamamış ve yarım kalmış Türk Ansiklopedisi ele alınmıştı. Kurulan yeni yayın heyeti içinde H. Zülfikar da görevlendirilmişti. Burada Redaktörlük ve Başredaktör Yardımcılığı yaptığı 1981-1983 yıllarında bu görev yanında, Türk Ansiklopedisi’nde Ünlü (266.fask.), Ünsüz (266.fask.), Ünlü uyumları (266.fask.), Ünsüz uyumu (266.fask.) gibi alanıyla ilgili bazı maddeler yazdı. Üye Olduğu Kuruluşlar Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) üyesi. Türk Dil Kurumu Asli Üyesi Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı kurucu üyesi Yurt Dışı Görevleri 1975′te Universty of California’nın davetlisi olarak 10 ay süreyle Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti ve adı geçen üniversitede Türkçe dersleri verdi. Bu arada Amerikan kütüphanelerinde alanıyla ilgili araştırmalar yaptı. 1985-1986 ders yılının ilk yarısında, Hollanda Hükûmetinin davetlisi olarak bu ülkeye gitti. Nuts Akademisinde 4 ay süreyle Türk Dili dersleri verdi ve bu bölümün programlarının oluşturulmasına katkı sağladı. Ders notlarını hazırladı. Bu arada Hollanda’daki okul çağı çocukları için hazırlatılmış olan kitapları inceleyerek bir rapor düzenledi ve oradaki Eğitim Bakanlığına sundu. 2-10 Haziran 1991 tarihleri arasında görevli olarak Arnavutluk Tiran Üniversitesini ziyaret etti. Burada Şemsettin Sami üzerine bir konferans verdi. 19-27 Temmuz 1992 tarihinde Dışişleri Bakanlığı kanalıyla Özbekistan’a gitti. Bu süre içinde Bilâl Şimşir ve Prof. Dr. Sema Barutçu ile birlikte bu ülkedeki yeni harflere geçme çalışmalarına bağlı olarak Türkiye’deki tecrübelerden kendilerine bilgi aktardı. 1998′de Kırgızistan’daki Manas etkinliklerine katıldı. 1999′da Azerbaycan’da Dede Korkut etkinliklerine katıldı. İran’daki Türk büyük elçisinin düzenlediği Yunus Emre Sempozyumu’na Prof. Dr. İsmail Ünver ile birlikte katıldı ve bir konuşma yaptı.
Tam adı:
Prof. Dr. Hamza Zülfikar
Unvan:
Akademisyen, Yazar
Doğum:
Bitlis -, 1941

Okurlar

2 okur beğendi.
18 okur okudu.
1 okur okuyor.
21 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Editörlük Yaptığı Kitaplar

Tümünü Gör

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
Hatıralarda Atatürk ve Türk Dili
“Türk toplumunun halk bilimi açısından önemli bir özelliği vardır. Dede Korkut’ta geçen kişileri, kahramanları efsaneleştirdikleri gibi Türk büyüklerini de insanüstü varlıklar olarak görüp efsaneleştirirler. Yıllar önce gezilerimden birinde, Bitlis’in bir köyünde onu görmüş bir yaşlı köylü amcaya ‘Mustafa Kemal Paşa nasıl bir adamdı?’ diye sorduğumda bana şu cevabı vermişti: ‘O, bir beyaz atın üstünde, beyaz bir ceket giymiş; dimdik oturuyordu. Köyün şu yamacından selam vererek çıkıp geçti. Sırtından düşen bitin beli kırılırdı.’ Anlaşılan, onun kararlı tavrını; düzgün, dik duran vücudundan düşen bir nesnenin ikiye bölüneceğini anlatıyordu.”
Sayfa 242 - Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Tanzimat ile başlayan dildeki hareketlilik, İbrahim Şinasi ve Ahmet Midhat’ın açıklamalarıyla toplumu etkilemeye başlamıştır. İbrahim Şinasi, 22 Ekim 1860 tarihinde Tercüman-ı Ahval gazetesinin ilk sayısında halkın kolayca anlayabileceği bir dili hedeflediğini belirtmiş; bu fikir, bir uyanışın başlangıcı olmuştur.
Sayfa 63 - Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Cumhuriyet Dönemi’nde öne çıkan “Türk”, “Türk milleti”, “Türk dili”, “Türkiye” kavramları öze dönüşün başlıca terimlerindendir. Bu terimler, dilin ses düzenine ve kurallarına dayalı bir alfabeyi gerekli kılmış, böylece “Yeni Türk Harfleri”nde birleşilmiş; kuralları, yazımı artık Arapça kurallara ve yazımına göre değil, Türkçenin dil kurallarına ve yazımına göre düzenlenmiş, toplumun kendi benliğine dönmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Genel tablo bu olmakla birlikte Cumhuriyet Dönemi’nde başlatılmış olan millî devlet, millî dil anlayışı daha sonra zayıflamış; dildeki yozlaşmanın, yabancılaşmanın önüne geçilememiştir.
Sayfa 63 - Türk Dil Kurumu YayınlarınıKitabı okudu
“Atatürk’ün başlattığı devrimlere gelince itiraf etmeliyiz ki yüklendiği her sorumluluğu en ince ayrıntısına kadar değerlendirmiş, çözüme kavuşturmuş; millet menfaatini, kalkınmasını, kültürünü, çağdaşlaşmasını ön görmüştür.”
Sayfa 50 - Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Türk milleti kendi millî alfabesi olan Köktürk Harflerini terk ettiği tarihten itibaren başka alfabeler kullanmıştır. Bu kabullenmede din unsuru ağır basmıştır. Uygur harflerinin kabulü de Budizm’e, Maniheizm’e dayanır. Tercih edilen Uygur alfabesi, Türkçenin seslerini yeterince karşılaşmamıştır. İslamiyet sonrası dönemde bilim dili Arapça, edebiyat dili Farsça olarak kabul edilmiştir. Aynı alfabeyi kullanan Farslar, Arapça kelimeleri dillerine dâhil etmiştir. Türklerden önce Müslüman olan Farsların dili, bölgede geçerli olmasının yanı sıra bir edebiyat dili olarak Türkler arasında da yayılmıştır. Müslüman topluluklar arasında bir yandan Arapça, öte yandan Farsça itibarlı dillerdir. Arapça ve Arap harfleri; toplum üzerinde dinî, siyasi ve kültürel bakımdan vazgeçilmez bir mecburiyet sayılmıştır. Bu olumsuz durum ancak Tanzimat sonrası gündeme gelmiş, tartışmalar başlamış, çözüm yolları araştırılmış, daha sonraki yıllarda aksi yönde gelişmeler olmuşsa da etkili olmamış. Osmanlıların son yıllarında Saray katında Arapçanın resmî dil olarak kabulü bile gündeme getirilmiştir.
Sayfa 62 - Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
109 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bitlis'in coğrafi özelliklerinden detaylıca bahsettikten sonra,Birinci Dünya Savaşı sırasında bir dizi Doğu Cephesi savaşlarından bahsederek Rusların Bitlis,Muş,Van ve Toroslara doğru Ermeni Devleti kurma çabalarından bahsediyor.Ve 1916 yıllarına kadar ki oradaki direniş ve mücadele sonrasında buraların elde çıkması ve cepheye paşalığa terfi ettirilerek atanan Mustafa Kemal'in buraları tekrardan Ruslardan almasını ve 5 ay 10 gün işgal altında kalan bu bölgelerin önce ermeniler tarafından sonrada destekçileri Ruslar tarafından nasıl harap hale getirildiğini anlatıyor.Eserde o bölgede görev almış komutanların ve daha sonraki safhalarda milis kuvvetlerinin başında bulunmuş kişilerin ya da onların çocuklarının anlatımları ile sürdürülüyor. Son bölümlerde savaş sonrası durum ve aradan geçen 70 sene sonrasında ki durum ele alınıyor ve sonuç kısmı ile eser bitiriliyor.En son kısım da ise burada her türlü zorluğa rağmen görev almış komutanların resimleri ve o bölgede ki savaşlarda ve çatışmalarda ele geçirilen rus esirlerin fotoğrafları yer alıyor.
Bitlis - Muş Yörelerinde Halk Kültürü, Atatürk ve Kuvayımilliye Hareketleri
Bitlis - Muş Yörelerinde Halk Kültürü, Atatürk ve Kuvayımilliye HareketleriHamza Zülfikar · Kemalist Atılım Birliği Yayınları · 19922 okunma