Hanifi Akın

Müslüman'ın Şahsiyeti author
Author
Compiler
Translator
9.5/10
7 People
64
Reads
4
Likes
3,887
Views

Oldest Hanifi Akın Posts

You can find Oldest Hanifi Akın books, oldest Hanifi Akın quotes and quotes, oldest Hanifi Akın authors, oldest Hanifi Akın reviews and reviews on 1000Kitap.
Kur'an-ı Kerim'e göre ilk insan ilkel, mantıkî düşünce ve yorumdan yoksun bir vahşi değil, Allah'ın emirlerine muhatap olup sorumluluğunun bilincinde ve en güzel biçimde yaratılmış seçkin bir varlıktır. İlk insan aynı zamanda diğer bütün varlıklar arasında Allah'ın halife olarak niteleyip seçtiği bir peygamberdir. İslam'a göre ilk peygamberin tebliğ ettiği ile daha sonra gelen peygamberlerin ve son peygamberin tebliğ ettiği din, temel nitelikleriyle aynıdır. Allah'a iman, peygamberlik müessesesi ve ahiret inancı hepsinde vardır. Sadece yaşanılan bölgeye ve döneme göre değişen bazı kurallar dışında temel inanç esaslarında ve genel prensiplerde değişme yoktur. Çünkü dinin hitap ettiği insan, temel nitelikleri bakımından her dönemde aynıdır.
Sayfa 10 - Tahlil, 2018
Allah'a inanan kişi, .. Allah'ın her şeyi gördüğünü ve her sözü işittiğini bildiği için yalnızken de başkalarının yanındayken de dürüst ve erdemli davranır, içi dışı bir olur. Karşı karşıya kaldığı zorluklar ve sıkıntılar karşısında Allah'tan daima kendisiyle olduğunu bilmenin verdiği teselliyi ve güven duygusunu hisseder. Kudret ve kuvvetin yalnızca Allah'a ait olduğunu ve O'nun dilediğini üstün duruma getirdiğini, dilediğini ise sınamak için başarısız kıldığını bilir. Bu bilgisi ve inancı, ferdi sadece Allah'a kul yapar, başka varlıklara boyun eğmekten bağımsız kılar. Allah'tan başka fayda ve zarar veren bir güç ve kudret olmadığını bilir. Başarı için Allah'ın hos görmeyeceği çarelere başvurmaz. Kendisine düşen görevin çalışıp gayret etmekten ibaret olduğunu bilerek hareketlerini düzenler. Allah'ın bütün duaları işittigini bilir, her zaman Allah'a sığınır ve güvenir. Böylece her türlü zorluğun üstesinden gelme gücü kazanır. Yaratılış amacını, nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilir ve kendisini güvende hisseder. Allah'ın bütün güzel isim ve sıfatlanını bir kul olarak kendine rehber edinir ve bu güzel sıfatların gereğiyle donanarak olgun bir insan olmaya çalışır.
Sayfa 24 - Tahlil, 2018
Reklam
Hz. Peygamber (sav), kalbin merkezi konumunu bir hadisinde; "...Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki, o iyi (doğru ve düzgün) olursa bütün vücut iyi (doğru ve düzgün) olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir" diye açıklar. Kalpte Rahmân'ın cemâl ve celâlini hissedecek ümit ve korku duygularının bulunuşu, onu nazargâh-ı ilahîye çevirir. Fakat nefsin bundan mahrum bırakılması, kalbin, nefsin vesvesesi ve şeytanın aldatmasıyla süfli ve anlamsız duygulara kapılmasına yol açar. O zaman kalp asla İlahî hakikatleri alamaz olur ve Rahmân'ın ilim, hikmet ve iman nurundan yararlanmak yerine değersiz arzuların, üstüne düşen gölgesiyle karanlıklara gömülür.
Sayfa 36 - Tahlil, 2018
Amel ile iman arasında çok yakın bir ilişki vardır, Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde iman ile salih amel yan yana zikredilmiş, müminlerin salih amelleri işleyerek maddi-manevi gelişmelerini sağlamaları ısrarla istenmiştir. Çünkü düşünce ve kalp alanından eylem ve hareket alanına çıkamamış olan iman meyvesiz bir ağaca benzer. Kalpte mevcut olan iman ışığının hiç sönmeden parlaması, giderek gücünü artırması salih amellerle mümkün olabilir. Ayrıca imanın olgunluğuna ermek, imanı üstün bir dereceye getirmek ve böyle iman sahiplerine Allah'ın vaat ettiği sonsuz nimetlere kavuşmak için de amel gereklidir. İnsan sadece inanılması gerekli şeyleri tasdik eder, ameli umursamayan bir tavır sergileyip yasaklan çiğnerse, dine, Allah'a ve Peygamber'ine olan bağlılığı yavaş yavaş azalır, günün birinde kalbindeki iman ışığı da sönüp gider. O halde amelin hem imanı güçlendirmede üstlendiği rol, hem de müminin cehennem azabından kurtularak nimetlere ulaşmasına aracı olması ve Rabbine karşı kulluk görevini gerçek anlamda yerine getirmesi bakımından önemi çok büyüktür.
Sayfa 48 - Tahlil, 2018
Kur'an-ı Kerim'deki "İmanlarını artırdı" ayeti ile "imanları üstüne iman artırsınlar diye"ayetinde söz konusu edilen imanın artması, kuvvet anlamında olup amel ve taatlerin kalpteki etkileridir. Amel ve tâatin kalbe etki etmemesi de imanın eksilmesi olarak anlaşılır, hatta masiyetler ile günahlar imanın yeri olan kalbi karartır. Bu şekildeki imanın artmasını ve eksilmesini, kalp huzuru ile ibadete devam edenler ve bazen de ibadet ile taat konusunda gevşeklik gösterdikleri zamanlarda iman ve itikatta meydana gelen değişikliği yaşayanlar ancak anlar. "Müminler ancak Allah zikredildiği zaman kalpleri titreyen, Allah'ın ayetleri okunduğu zaman imanları artan..." ayetinde söz konusu edilen iman, kalpte tasdik ve hüküm olarak bulunan iman olup amellerle kuvvetlenen, nitelik ve nicelik bakımından vasfinda değişiklik olan, fakat öz ile zat bakımından değişmeyen imandır.
Sayfa 51 - Tahlil, 2018
Doğrulukta kalbin ve dilin dürüstlüğü pek büyük önem arzetmektedir. Kalp, beden ülkesindeki tüm organların reisidir. Tek Allah'a iman edip dürüstlüğü benimseyen bir kalp, diğer organları etkiler. Dil, kalbin tercümanıdır. Onun doğruluğu ve eğriliği de diğer organların tavirlarına tesir eder. Nitekim bir hadis-i şerifte "Her sabah bütün organlar, dil'e hitaben: Bizim hakkımızda Allah'tan kork, Biz sana bağlıyız. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen eğri olursan biz de eğriliriz!' der" dedikleri bildirilmiştir. Bu, doğru sözlü olmanın önemini göstermektedir. Hatta bir başka hadiste de Hz. Peygamber: "Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz" buyurmuştur. O halde özüyle sözüyle dosdoğru olmak gerekmektedir. Hz. Peygamber'in "Allah'a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol!" tavsiyesinin manası budur.
Sayfa 77 - Tahlil, 2018
Reklam
Kur'an-ı Kerim, fert ve toplum yararı için gerekli özlü prensipler getirmiş, fert ve topluma zarar verebilecek şeyleri yasaklamıştır. Kur'an'ın okunması, dinlenmesi, açıklanması, üzerindedüşünülmesi ve içindeki prensiplerin uygulanması birer ibadettir. Sözünü, iş ve mesleğini ona göre düzenlemek manevi huzur ve mutluluk kaynağıdır. Ona tutunan en sağlam kulpa yapışmış, hidayet yolunu bulmuş olur. Ancak Kur'an'ın iniş amacı, yalnız okunup sevap kazanılması ve saygı ile duvara asılmasından ibaret değildir. Asıl amaç, anlamına eğilmek ve günlük hayatımızda gücümüz yettiği ölçüde onu uygulamaya ve toplum hayatına hâkim kılmaya çalışmaktır
Sayfa 96 - Tahlil, 2018
Kur'an okumak, şüphesiz ki faydalı ve sevabı çok olan bir iş, bir ibadettir. Ancak her ibadetin kendine has birtakım şartları ve riayet edilecek edepleri olduğu da bilinmektedir. Mümin kişi Kur'an okurken, kendisini Allah'ın huzurunda duruyormuş ve Allah da ona bakıyormuş gibi hissetmelidir. Kalben sanki Allah'ı müşahede ediyor ve Rabbi ona hitap ediyormuşçasına bir terbiye üzere bulunmalıdır. Kur'an'ın anlamını bilenler, okudukları ayetlerde geçen Allah'ın zâtını, sıfatlarını, fiillerini, yüceliğini düşünmeli; affinı, rahmetini, mağfiretini dilemeli; Allah düşmanlarının helak oluşlarını, yok oluşlarını, onların ibret verici akıbetlerini gözlerinin önüne getirmeli; peygamberleri ve Allah dostlarını hatırlamalıdırlar. Kısacası, Kur'an'ı farkına vararak okumalıdırlar. Manaya vâkıf olmayanlar ise yukarıda da ifade edildiği gibi bir ibadet vakar ve saygısı içinde bulunmalıdır. Mümkünse Kur'an'ın tefsirini okumalı, anlamaya çalışmalı, güç yetiremiyorsa âlim ve faziletli kişilerin vaaz, nasihat ve sohbetlerine katılmaya gayret etmelidir.
Sayfa 108 - Tahlil, 2018
Müslüman olmak; muhatabın esas, asıl kimliğidir. Formalite bir mana ifade etmez. Çünkü İslam dini değil hayatın, bütün dünyanın ve kâinatın anlamının hem kaynağı hem kurtuluşudur.
Sayfa 16
Sevgi ya doğal ve kendiliğinden (ana babanın evladını sevmesi gibi) ya da İradî olur. İradî Sevgi, ancak -başta ALLAH a iman olmak üzere - insanların ortak inançlarda ve (Adalet, doğruluk, dürüstlük, cömertlik , edep, haya gibi ) faziletlerde birlesmeleriyle mümkündür. Bu suretle birbirini seven ülke insanları, kendilerinkiyle birlikte sevdikleri diğer insanların yarar ve mutluluklarını da düşünürler. Böylece aralarındaki birlik ve kaynaşma daha da artar. Buna karşılık birbirini sevmeyen bireyler , birbirinin yararını ve mutluluğunu da istemezler.
Sayfa 365Kitabı okudu
182 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.