Hanifi Şahin

Hanifi Şahinİlhanlılar Döneminde Şiilik yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
7
Okunma
1
Beğeni
983
Görüntülenme

Hanifi Şahin Sözleri ve Alıntıları

Hanifi Şahin sözleri ve alıntılarını, Hanifi Şahin kitap alıntılarını, Hanifi Şahin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hanefî-Şâfiî çatışmasının bir başka örneği de Moğollar İsfahan'ı kuşattıkları zaman görülmüştür. İsfahan halkının tamamı Hanefî ve Şafiîlerden oluşmaktadır. Moğollar İsfahan'ı kuşattıklarında buradaki Şafiîler, Moğollara gidip kaledeki Hanefîleri öldürmeleri, Şâfiîlere dokunmamaları şartıyla İsfahan'ı teslim edeceklerine dair söz vermişlerdir. Daha sonra Şafiîler, verdikleri söz gereği kale kapılarını açmışlardır. Moğollar şehre girdiklerinde, önce Şafiîlerden başlamak üzere, Hanefî-Şafiî ayrımı yapmadan halka saldırmışlardır.
Sayfa 132 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Alkamî'nin İlhanlılardan yana tavır koyup Sünnîleri karşısına almasının gerekçesi olarak, Kerh mahallesinde çıkan Sünnî-Şiî çatışması gösterilmiştir. Kaynakların belirttiğine göre, Bağdat'ın düşmesinden bir sene önce 655/1257'de Kerh mahallesinde Şia'nın Ehl-i Sünnete saldırdığı iddiasıyla, Sünnîlerle Şiîler arasında bir çatışma çıkmıştır. Bu saldırıda İmam Musa Kâzım'ın kabri tahrip edilmiştir. Alkamî'nin ve yakınlarının evi de dâhil olmak üzere, birçok ev yağmalanmıştır. Bu saldırıya, başta Halife Musta'sım'ın oğlu Ebû Bekir, bazı devlet ileri gelenleri ve polisin de katılmış olması, olayda devletin parmağı olduğu izlenimini doğurmuştur.
Sayfa 125 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Şiîler, İlhanlılar döneminde, asırlardır "nefsi zararlardan korumak" olarak algıladıkları takiyye prensibini kullanmaktan vazgeçmişlerdir. Fikirlerini açıkça ortaya koyabildikleri için bu kavrama ihtiyaçları kalmamıştır. İlhanlılar döneminde Şiî düşüncesinde özgürlükçü yaklaşımlar ifade edilmeye başlanmıştır. "Kul fiilinin yaratıcısıdır, eylemlerinde hürdür, onu kimse zorlayamaz." gibi, bireyi önceleyen prensiplere ağırlık verilerek, asırlardır eli kolu bağlanan halkın, Şiî telkinler çerçevesinde bilinçlendirilmesine çalışılmıştır. Şiîler, takiyyeden çıkmak suretiyle Sünnîlerin dinî ve siyasî bazı suçlamalarından da kurtulmuşlardır.
Sayfa 115 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Hülâgü'nün vefatından sonra yerine geçen oğlu Abaka, 1265-1282 yılları arasında tahtta kalmıştır. Abaka, Hülâgü'den sonra devletin istikrarını sağlamıştır. Onun döneminde Batı Hristiyanlarıyla yakınlaşma kurulmuştur. Memlüklülere karşı düşünülen ortak harekât teşebbüsleri, çeşitli nedenlerle akim kalmıştır. O, Budist mabetleri inşa ettirmiş; Hristiyanlara çeşitli ayrıcalıklar sunmuş, Moğol kültürel geleneklerine alternatif sunan İslam kültürünün önüne geçmeye çalışmıştır.
Sayfa 46 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Yaklaşık bir asır kadar (945-1055) Bağdat'a hâkim olan Büveyhîler döneminde halifeler, siyasî ve dinî fonksiyonlarını kaybetmişlerdir. Büveyhîler siyaseten bu kadar güçlü olmalarına rağmen, Abbasî hilafetini tamamen kaldırıp yerine Şiîlik yanlısı bir hilafet kurma teşebbüsünde bulunmamışlardır. Tuğrul Bey 447/1055'te Büveyhî hâkimiyetine son vermiş, Abbâsi hilafetine eski konumunu iade ederek onu koruması altına almıştır. Tuğrul Bey'in müdahalesi Sünnî hilafetin revacını kolaylaştırırken, Şiîlerin hilafet üzerindeki etkisini kırmıştır.
Sayfa 71 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Şia'nın müfrit bir kolu olan İsmâilîyye, İmâmiyyenin Hz. Ali neslinden altıncı imam olarak kabul ettiği Cafer es-Sâdık(148/765)'ın ölümünden sonra büyük oğlu İsmail(138/755-56?)'in adına ortaya çıkan bir fırkadır. İsmâilîye yedinci imam olarak İsmail'i kabul ederken; İmamiyye'ye, Musa el-Kâzım(183/799)'ı imam olarak tanımaktadır. İsmail'in imam olması gerekirken, kardeşi Mûsa el-Kâzım'ın bu görev için belirlenmesi konusunda çeşitli sebepler ileri sürülmüştür. En belirgin sebep, İsmâil'in babasından önce vefat etmiş olması gösterilmektedir. İmâmiyye'ye göre, İmam Cafer Sâdık, önce büyük oğlu İsmail'i; daha sonra bazı kusurları nedeniyle* yerine Mûsa el-Kâzım'ı imam tayin etmiştir. Bunu haksızlık olarak değerlendiren İsmail taraftarları ve özellikle İslamil'in dostu Ebu'l-Hattab(138/755) "İsmâilîyye" adı altında bir fırka teşekkül ettirmiştir. *Bu kusurlar arasında İsmail'in içkiye ve kadınlara düşkün olması; babasının ilişkisini kestiğini ilan ettiği Ebu'l-Hattab ile dostluğuna devam etmesi gibi durumlar gösterilmektedir.
Sayfa 58 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Abaka'nın vefatıyla yerine kardeşi Ahmet Teküder(680-683/1282-1284) geçmiştir. İslam'ı seçerek Ahmet adını almasıyla, İlhanlı tahtına ilk defa Müslüman bir Moğol oturmuştur. İslamlaşma sonucu, Moğolların kendileri açısından Mısır'a karşı yürüttükleri politikada değişme ve yumuşama olmuştur. Ahmet, kendisinin ve ailesinden İslam'a geçenlerinin isimlerinin yazıldığı bir listeyi 1282'de Memluk sultanı Seyfeddin Kalavun(678/1279)'a göndermiştir. Sultan Kalavun, Ahmet'in Müslümanlığını tereddütle karşılayarak daha önce planladığı Anadolu'ya ilişkin siyasetinden vazgeçmemiştir. Teküder, halkının çoğunlu Müslüman olduğu için yönetim merkezini Tebriz'e taşımıştır. Teküder'in Müslüman oluşu İran halkını sevindirirken, Moğol ileri gelenleri ile Hıristiyanları endişeye sevk etmiştir. Din değiştirme durumu, Memlük hükümdarının tavrından dolayı dış politikada etkili olmadığı gibi, iç politikada da Teküder'e yaramamıştır. Zira Teküder'den rahatsız olanlar onu, Moğol geleneklerinden uzaklaştığı gerekçesiyle, Büyük Kaan Kubilay'a şikâyet etmişlerdir. Yapılan bu baskılar sonuç getirmiş, Teküder'in Müslüman oluşu, hayatına mal olmuştur. Yeğeni Argun, atalarının geleneklerini terk edip "Arap" geleneğini kabul ettiği gerekçesiyle onu öldürmüştür. Bu değişime karşı çıkmanın arkasında yatan gerekçenin, İslam'ın Moğol geleneklerini yönlendirip halkın kültürel kodlarıyla buluşmasına Moğol elitinin ve siyasi erkinin duyduğu tepki olduğu söylenebilir.
Sayfa 46 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
İbn Teymiyye ve öğrencilerinde, özellikle İbn Kayyım el-Cevziye'nin Moğollara bakışı oldukça olumsuzdur. Nitekim o, الاعراب kelimesini tahlil ederken Kur'an'ın bu kelimeye yüklediği olumsuz anlamdan da faydalanarak, "Her millletin kültürlüleri olduğu gibi bedevileri (kültürsüzleri, kaba) de vardır. Örneğin Arapların kültürsüzleri bedeviler; Rumların kültürsüzleri Ermeniler; Farslıların kültürsüzleri Kürtler; Türklerin kültürsüzleri de Tatarlardır." demektedir.
Sayfa 107 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Şia'ya göre Tûsî'nin gayretleri, çok sayıda âlim ve kitapların kurtarılmasına yönelik olumlu sonuçlar doğurmuştur. Onlara göre Müslümanlar İlhanlılara karşı direnebilecek, kılıçla karşılık verecek durumda değillerdir; ama bu onları mücadeleden uzak tutmamıştır. İşte bu ortamda Tûsî, savaşçı ruhlarını tespit ettiği Cengiz evladının boş bırakılmaya gelmediğini anlamıştır. Bu yüzden o, hem Hülâgü hem de Abaka döneminde Sünnî-Şiî ayrımı yapmadan, Müslümanları Hülâgü'nün gazabından korumaya çalışmış; İlhanlı yöneticilerini ülkenin mamur edilmesine ve çeşitli kurumların inşasına sevk etmiştir. Bu amaçla, Merağa'da rasathaneyi yaptırarak âlimleri oraya toplamıştır. İslam dünyasından ve Çin'den birçok bilgin oraya gelmiştir. Ayrıca rasathanede dört yüz bin ciltten oluşan bir kütüphane kurmuştur.
Sayfa 92 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Gâzân Hân döneminde Şiîlere duyulan öfke, Sünnîleri zaman zaman toplumsal linç uygulamaya sevk etmiştir. 702/1302-1303 yılında cuma günü Bağdat Camii'nde bir Şiî, "Sünnî imamın arkasında kıldığım namaz makbul değildir." diyerek öğle namazını kaza ettiği için öldürülüp yakılmıştır. Bu durum başta Şiîler arasında olmak üzere toplumda infiale neden olmuştur. Haber kendisine ulaştığında Gâzân Hân: "Müslümanların imamları: her kim daha çok namaz kılarsa sevabı daha çok olur demiyorlar mıydı? Öyleyse namazını çoğalttı diye bir kimseyi nasıl öldürürler? Hele Peygamber (s.a.v) neslinden ve evladından birini..." diyerek şaşkınlığını ifade etmiştir. Bu durum Gâzân Hân'ın Müslüman algısını sarsmıştır. Çünkü o daha önceleri Cengiz Han'ın Müslümanlara yönelik yorumunu kabul etmezken, yaşanan bu durumun Cengiz'in yorumunu haklı çıkardığını ifade ederek şöyle demiştir: "Ben onun sözünü reddediyordum. Ama şimdi bildim ki, Cengiz Han'ın görüşü doğru ve sözü haktır. Hiçbir ümmetin ve milletin ashabı, hiçbir mezhep ve fırkanın erbabı, kendi peygamberlerinin soyunu, namazı ve ibadeti artırdı diye katletmeyi reva görmez. Küstahlık ve yüzsüzlük yapmaz. İtaati ve ibadeti yüzünden bir insanı nasıl yakarlar?" Sünnilerin bu tavrı, dönemin sultanı Gâzân Han'ı etkilemiştir. Bunun ekonomik, dinî ve toplumsal bazı sonuçları olmuştur. Ekonomik alanda Sivas ve Kûfe gibi büyük şehirlerin ve birçok vakfın gelirlerinin Şiîlere tahsis edilmesine neden olmuştur.
Sayfa 132 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
653/1255'te Sünnî Mustasımiye Mahallesi ile Şiî Caferiyye mahalleleri arasında da çatışmalar çıkmıştır. 654/1256'da Zilhicce ayında, sonuçları açısında oldukça önemli olan bir mezhep çatışması daha yaşanmıştır. Buna göre Şiî Kerh mahallesinden birisi Sünnî Kutafta mahallesinden birini öldürmüştür. Ailesi, cesedi halifenin kapısına götürüp bırakmıştır. Saray hizmetçileri, olayı abartarak durumu Halife Musta'sım'a aktarmışlardır. Bunun üzerine Halife, atının ve ordusunun hazırlanması emrini vermiş, halk da onların peşine düşerek Kerh'i istila etmişlerdir. Burada tam bir savaş hali yaşanmıştır. Durumun kontrolden çıktığını gören halife, çatışmanın durdurulmasını emretmiştir. Bu esnada halktan evine girenler kurtulmuş, çatışma meydanını terk etmede yavaş davrananlar öldürülmüştür. Halife ordunun önüne geçerek, saldırı esnasında, kadınlar ve esirler de dâhil olmak üzere, ele geçirilen her şeyin sahiplerine iade edilmesini emretmiştir. Daha sonra bu çatışmanın çıkmasına sebep olan Şiî asılarak öldürülmüştür.
Sayfa 130 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Nasîruddin Tûsî, Moğol tehdidi altında yok olmasıdan korktuğu İslam kültür mirasını korumaya çalışmıştır. Bu amaçla medreselerin ve bilimsel araştırmaların yapılacağı araştırma merkezlerinin kurulması konusunda Hülâgü'yü ikna etmiş, bu işler için tahsis edilen vakıfların yönetimini üstlenmiştir.
Sayfa 91 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
"Eğer algı kapıları temizlenseydi her şey insana, olduğu gibi görünürdü: Sorunsuz." William Blake
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.