İnsan başlı başına kendinde olan şeylerden oluşur ve aynı zamanda oluşmaz. Bir otobiyografi yazacaksam; adımdan, işimden, ailemden ve gittiğim okullardan mı bahsetmeliyim? Beni ben yapan şeyler bunlar mı, değil. “Beni ben yapan şey, nasıl ve kimi sevdiğimdir.” Kitap tam olarak Hans’ın hayatının merkezine aldığı adamın hayatını, vicdanına sığdığı kadarıyla anlatan bir “oto”biyografi!
Takdir edilesi çünkü kimse bence bu kadar “ben”den uzaklaşmamıştır, bu uzaklaşma nedeniyle de kitabın adının “Bir Görünmezin Portresi” olduğunu sanıyorum.
Bu kadar sevmek, ancak bu kadar duyguluysanız yapılabilecek bir şey!
İçerisinde bu kadar kendimi bulduğum, kendi hayatımın iniş çıkışlarını yaşarken bana cümleleriyle yardımcı olan başka bir kitap daha hatırlamıyorum.
9 puan vermemin sebebi ise okurken arada bir beni kaçırması... Bir biyografi, bir insan hayatı her şeyi içerdiği gibi, bu kitap da her şeyi barındırdığı için bazı konularda -özellikle müzik- beni çekmedi, bazı yerlerde aynı konular hakim olabildiğim için beni canlandırdı.
Okuyunuz derim...