Hasan Taşkıran

Selçuklu Devletlerinde Suikastlar author
Author
6.7/10
9 People
18
Reads
1
Likes
1,020
Views

Hasan Taşkıran Posts

You can find Hasan Taşkıran books, Hasan Taşkıran quotes and quotes, Hasan Taşkıran authors, Hasan Taşkıran reviews and reviews on 1000Kitap.
Sultan müthiş salakta :D
Amid, Cemalü'l-Mülk'ün hususi hizmetlerinde bulunan bir hizmetçiyle görüştü ve ona gizlice; "Sultan, Cemâlü'l-Mülk'u yakalatıp öldürmek istiyor. Sizin onu öldürmeniz, sultanın açıkça onu öldürmesinden, daha uygundur" dedi. Aklı biraz noksan olan hizmetçi de Amidin sözlerine uyarak şerbet kabina zehir koydu. Bir gün Cemalü'l-Mülk, şerbet isteyince hizmetçi ona zehirli şerbet kabını verdi. Cemâlu'l-Mülk, bu şerbeti içer içmez öldü. (Kasım/Aralık 1082). Bu suikast girişiminin azmettiricisi olan Sultan Melikşah, Cemalu'l- Mülk'ün ölüm haberini alınca Nişabur'dan hızlıca ayrılarak yolda vezir Nizâmü'l-Mulk'e yetişip ona oğlunun öldüğünü söyledi ve baş sağlığı diledi. Sultan, vezir-i azama "Ben de senin oğlunum, sen sabredip Allah'tan sevap bekleyenlerin en iyisisin" diyerek onu teselli etti.
Sayfa 78 - Selenge Yayınları
Maskara Caferek'in sonu
Cemâlü'l-Mülk, Sultan'ın huzuruna girince Caferek oradaydı ve yine Nizâmü'l-Mülk'ün taklidini yapıyordu. Bu durum karşısında hiddetlenen Cemâlü'l-Mülk, sultanın huzurunda onu azarlayarak, "Senin gibiler nasıl olur da burada bulunur ve böyle bir toplulukta sultanın huzurunda konuşabilir?" dedi. Sonra huzurdan çıkar çıkmaz Caferek'in yakalanıp tevkif edilmesini ve dilinin ensesinden çıkarılarak kesilmesini emretti. Emri yerine getirildi ve Caferek öldürüldü. Cemâlü'l-Mülk, bununla da yetinmeyerek sultanın devlet adamlarından olan Ibn Behmenyar'ı yakalattırıp gözlerine mil çektirdi. Cemâlü'l-Mülk'ün üstüne vazife olmayarak sultanın maskarasını öldürmesi ve bir devlet adamının gözlerine mil çektirme yetkisi olmaması sebebiyle Sultan Melikşah, başta sesini çıkarmadıysa da daha sonra harekete geçti.
Sayfa 78 - Selenge Yayınları
Reklam
Maskara Caferek
Sultan Melihşâh'ın Caferek adıyla tanınan bir maskarası vardı. O sultanın huzurunda Nizâmü'l-Mülk'ün taklidini yapar, sultan ile baş başa kaldığı zamanlarda ondan bahseder ve onun aleyhinde konuşurdu. Bu mesele Cemalü'l-Mülk'ün kulağına gitti. Cemâlu'l-Mulk o sırada Belh ve çevresinin valisi idi. Bunları duyunca hemen harekete geçerek Isfahan'a geldi. Buraya vardığında biraderleri Müeyyidü'l-Mulk ile Fahru'l-Mülk, kendisini karşıladılar. Cemâlü'l-Mulk, Caferek'in yaptığı maskaralıklara göz yumdukları için her iki kardeşine de çok kızdı.
Sayfa 78 - Selenge Yayınları
Sultan Melikşah, 19-20 Kasım 1092 tarihin de öldüğünde Terken Hatun, onun ölümünü gizlemiş, hatta cenazeyi de gece yarısı iki kişi saraydan alıp götürmüşlerdi ve sultanın cenaze namazı bile kılınmamıştı. Yine sultan için Türk geleneğine göre, atların kuyruğu kesilmediği gibi, arkasından yas bile tutulmamıştı. Tüm bunları gizliden gizliye yapan, hiç şüphesiz Terken Hatun olmuştur. Olayın bu şekilde cereyan etmesi, Terken Hatun'un suikastın azmettiricisi olma ihtimalini daha da kuvvetlendirmektedir.
Sayfa 77 - Selenge Yayınları
Günümüz Selçuklu tarihçilerinin bir kısmı sultanın suikast neticesinde zehirlendiğini aktarırlar. Buna göre zehirleme olayı sultanın hizmetinde bulunan Hurdik tarafından gerçekleştirilmiştir. Hurdik, kulak karıştırmak için kullanılan aleti zehirlemiş, sultan da alet ile kulağını karıştırınca birkaç gün hastalanmış ve sonra da ölmüştür. Bu zehirlenme olayında, Hurdik'i azmettirenler hususunda başta oğlu Mahmud'u tahta geçirmek isteyen Terken Hatun ve sultan ile Cafer'in halifenin veliahdi olması hu susunda anlaşmazlığa düştüğü Halife Muktedi ve Nizâmü'l-Mülk'ün öldürülmesinde sultanın parmağı olduğuna inanan vezirin taraftarları şüphe altındadır. Fakat bunlar içerisinde yukarıda aktarmış olduğumuz dönemin bazı kaynaklarında Terken Hatun yönündeki şüpheler daha ağır basmaktadır.
Sayfa 77 - Selenge Yayınları
Nitekim tüm bu gelişmeler yaşanırken bu dönemde Alamut'a karşı ilk mücadeleyi Rudbar ikta sahibi Emir Yaruntaş başlattı. Sultan Melikşah'ın emri ile Alamut'a saldıran Yaruntaş 1091'de ölünce, onun yerine Emir Altuntaş ve Emir Koltaş görevlendirildi. Altuntaş, Alamut'u, Hasan Sabbah'ı kuşatırken Emir Koltaş da Kuhistan'daki Hüseyin Kani'yi sıkıştırmıştır. Eylül 1092'de Batıniler bir gece baskınıyla Altuntaş'ı geri çekilmeye mecbur ettiler. Sultan bunun ardından bu kez Emir Kızılsarı'yı Batinilerle mücadele için görevlendirdi. Ancak Sultan Melikşah'ın suikast sonucu ölmesi ile beraber bu harekat da yarıda kalmış oldu.
Sayfa 74 - Selenge Yayınları
Reklam
64 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.