Hasan Taşkıran

Selçuklu Devletlerinde Suikastlar yazarı
Yazar
6.7/10
9 Kişi
18
Okunma
1
Beğeni
992
Görüntülenme

En Beğenilen Hasan Taşkıran Gönderileri

En Beğenilen Hasan Taşkıran kitaplarını, en beğenilen Hasan Taşkıran sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Hasan Taşkıran yazarlarını, en beğenilen Hasan Taşkıran yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Böyle mükemmel bir ölüm az görülür :D
Sultan Muhammed Tapar, Şahdiz Kalesi'nin kesin olarak ele geçirilmesi emrini vererek askerlerini kaleye sevk etti. 25 Haziran 1107 tarihinde başlayan hücum sırasında Ahmed b. Attâş'ın yanında savaşacak ve onu müdafaa edecek az sayıda adamı kalmıştı. Bâtinilerin ileri gelenlerinden olan ve sultana sığınan birinin göstermiş olduğu yoldan kaleye çıkan askerler, Ahmed b. Attâş ve yanındaki seksen kişiyle çetin bir mücadeleye girişerek Bâtınilerin çoğunu öldürdüler ve bu fesat yuvasını ele geçirdiler. Kalenin Selçuklular tarafından fethiyle birlikte Ahmed b. Attaş da esir alındı. Bir hafta bekletildikten sonra sultanın emriyle şehrin her tarafında gezdirilerek derisi yüzüldü. Bu arada oğlu öldürüldü ve karısı da değerli mücevherlerini takarak kendini kaleden aşağıya attı.
Sayfa 101 - Selenge Yayınları
Sultan Melikşah zamanının önemli olaylarından bir tanesi de Hasan Sabbah meselesiydi. Hasan Sabbah, gizli olarak yürüttüğü Batini faaliyetlerini propaganda ve suikastların ötesine taşıyarak Sultan Melikşah'a tabi Alamut kalesini ele geçirmiş (4 Eylul 1090) ve burada bir Ismaili Devleti kurmuştu. Hasan Sabbah ve fedaileri, bir yandan Selçuklu topraklarına askeri saldırılarda bulunurken, diğer yandan manevi manada halkın inanç ve itikadını zedelemek için propaganda faaliyetlerinde bulunuyorlardı. Bu propagandalara karşılık verenler ise suikastlara veya aşikar bir şekilde işlenen cinayetlere maruz kalarak bertaraf edilmekteydiler.
Sayfa 74 - Selenge Yayınları
Reklam
Reşiduddin yakılan çifti şu şekilde aktarır;
"Dar bir sokağın girişinde bulunan kör bir adam: "Allah'ım bu kör adamı ellerinden tutup kapısının önüne getiren her kimse, onu bağışla" şeklinde dua ediyordu. Bu dar sokak sanki bir ölüm yoluymuş gibi uzun ve karanlıktı ve adamın evi bu sokağın sonunda bulunmaktaydı. Bu evin girişine bir kuyu kazmışlardı, ve yardım eden Müslümanları bu kuyudan aşağı atıyorlardı. Hatta kuyunun altında geçişler, yeraltı odaları ve özel odalar bulunmaktaydı. Altı ay boyunca bu böyle sürdü ve yaşlısı genciyle şehrin pek çok insanı ortadan kayboldu. Bir gün, yaşlı bir kadın, evden bir şey almaya çalışana dek hiç kimse bu sırrı açığa çıkaramadı. Kadın, acıklı inlemelerin sesini duyunca, evdekiler kadının yaptıklarını anlamasından korktular. Onu, ekmek verecekleri bahanesiyle eve çağırdılar. Kadın korktu ve kaçtı. Sokakta bulunan bir grup insana: "Bir evden gizemli bir yakınma sesi duydum ve birkaç kişi beni şeytanlaştırmaya çalıştı" demesi üzerine şehirde kaybettiği yakınlarını arayan büyük bir kalabalık evin kapısına geldi. Kuyuda kimisi ölü, bazıları çivilerle duvara asılı, bazıları zar zor nefes alabilen 300-400 civarında insan buldular ve adamı, karısını, onlara yardım edenleri evle beraber derhal yaktılar."
Sayfa 120 - Selenge Yayınları
Hasan Sabbah ve adamlarına karşı muhalif olan devlet adamları, emirler, kumandanlar, suikastlara karşı önlem amacıyla elbiselerinin altına zırh giymişlerdir. Bu kişiler, zırhlarını giymedikleri zamanlar adeta sokağa bile çıkamıyorlardı ve dolayısıyla halkda müthiş bir korku ve endişe vardı.
Sayfa 117 - Selenge Yayınları
243 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitap arkası
Suikast eylemleri tarihin her döneminde her devlet ve millet bünyesinde meydana gelmiş, siyasî ve dinî amaçlı olarak tertiplenmiş terör olaylarıdır. İslam dünyasında bu tarihi olayların yoğun olarak yaşandığı dönem, Ortaçağ Türk-İslam dünyasını zirveye taşıyan Selçuklu devletlerinde daha yoğun suikastlara sahne olmuştur. Selçuklu devletlerindeki suikastların çoğunda Ortaçağda İslam dünyasının başına bela olan Hasan Sabbah ve ona bağlı Haşhaşilerin imzası vardır. Fakat Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki suikastlarda Haşhaşilere rastlanmaz. Bu suikastlardan yalnızca sultanlar, vezirler ve ordu komutanları değil mezhep belasına din adamları da nasiplerini almışlardır. Kısacası bu kör dövüşte melik meliki, komutan komutanı, vezir veziri, din adamı din adamını ortadan kaldırtmış, Haşhaşiler de tetikçilik yapmışlardır. Öyle ki, Selçuklu melikleri rakiplerini ortadan kaldırmak için, Haşhaşilerle işbirliği yapmaktan, mezhebini değiştirip Şiiliğe geçmekten bile çekinmiyorlardı ki, Haleb hâkimi Rıdvan b. Tutuş bunun en iyi örneklerindendir. Elinizdeki bu eser, Türkiye’de sahasında yapılmış ilk kapsamlı çalışmadır ve sayfalar arasında gezinirken, koca bir imparatorluğun, ondan kopan sultanlıkların nasıl zamansız yıkılıp gittiklerinin hikâyesini okuyacaksınız.
Selçuklu Devletlerinde Suikastlar
Selçuklu Devletlerinde SuikastlarHasan Taşkıran · Selenge Yayınevi · 201514 okunma
Bu suikast neticesinde Sultan Berkyaruk'un yaralanmasına rağmen Batinilerden korkmadığını, onlardan her an yeni bir saldırı alma tedirginliği duyarak yaşamını değiştirmeyi hiç düşünmediğini, daima cesaretli olduğunu görüyoruz. Bu suikast girişimi, Selçuklu Devleti'nde Bâtinilerin, Nizâmü'l-Mülk'e yönelik eylemden sonra girişmiş oldukları en büyük suikast girişimidir.
Sayfa 92 - Selenge Yayınları
Reklam
64 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.