Bir düşe uyanmış gibi, zamanın bitimsiz boyutlarında yüzüyordu...Kervancı başı mola verdiğinde tan ağarıyor, ufuk piramitlerle tarazlanıyordu...ölümle sıradanlaşan insanlardan bıkmış, nerdeyse bütün ömrünü çölde geçirmişti...
Bilinmezlikten,öteye atılmıșlıktan şimdiye,geride kalanlara duyulan bir hasret mi tütüyordu rüzgârda;yoksa gelecek,çılgın bir büyücü gibi geçmişi yerden yere vurarak süpürüyor muydu?