Hatta devlet, İslam’ın da üstündedir, ama İslam devlete hakim değildir; Osmanlı siyasal sisteminde bunu görmek lazım. Çünkü devlet onu istediği şekilde kullanabilme gücünü elinde bulunduruyor. Bunun somut pek çok örneği var. (Kitap bilhassa tarihe meraklılara ve tarih öğrencilerine tavsiye edilir.)
Bizde adettir zaten, hiçbir ciddi problemimiz, hiçbir ciddi konumuz bilimsel araştırmalara dayanılarak çözüm üretmek için tartışılmaz, ideolojik olarak ve çözümsüzlük üretmek için tartışılır. Bu parlementer geleneğimizde de maalesef böyledir.
Bizim milletimiz tarihine taparcasına bağlı ve sadıktır, ona laf söyletmez ama iş o tarihin bıraktığı eserleri korumaya gelince sanırım yeryüzündeki en hoyrat, en duyarsız ve en tahripkar milletlerden birisidir.
Bazı Noktalarda çok güzel yorumlar ve derin girişimler olmuş. Aynı Tespitleri başka Kaynaklarlda Şahsen kendim okudum.
Ama onun hariçinde bazi Hashas Konularda Başka Kaynaklarda farklı yorumlar var. Ondan dolayı benim Şahsen Tavsiye edebileceğim bir Kitab değil.
"Gazneliler, on ikinci Hind seferine 27 Eylül 1018'de çıktılar. Hindular Sultan Mahmud'dan o kadar usanmışlardı ki, sefer yapacağı ülkelere o gitmeden nâmı gidiyordu."
"Türkiye Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus, "Allah'ı seviyorsanız bana tabi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve yardım etsin." (Al-i İmran, 31) mealindeki ayeti okunarak Türkiye Selçuklu Devleti yönetim bazında resmen fütüvvet teşkilatına girmiş oluyordu."