Hatice Bilen

Hatice BilenAyın Uysal Işığı yazarı
Yazar
Derleyen
8.0/10
3 Kişi
24
Okunma
3
Beğeni
966
Görüntülenme

Hakkında

1951 yılında Adapazarı'nda doğdu. Kurtuluş İlkokulu (1962), Adapazarı Ortaokulu (1965), Adapazarı Lisesi (1968) ve Atatürk Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü (1976) bitirdi. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Edebiyatı Bölümü’nden (1992) mezun oldu. Öğretmenlik ve yazarlıkla geçinmektedir. İlk yayınlanan ürünü Göz Açıpta Gördüğüm (öykü, Sanat Olayı Dergisi, 1985)´dür. Yazdığı dergiler: Sanat Olayı, Bakış, Kadınca, Bursa´da Olay, Irmak. Romancı Tarık Buğra’nın eşidir. ESERLERİ: Umursanmayan Kadınlar (Öykü,1989) Umursanmayan Kadınlar, adından da anlaşılacağı gibi, kadınları konu alan öykülerden oluşuyor. Kırsal kesimde ya da kentte Umursanmayan Kadınlar'ın topluma, toplumun da onlara bakışı yirmi öyküde ele alınıyor. Günümüzde kadın; en canlı, en sıcak tartışma konularından biri. Çalışan, üreten, seven, paylaşan, ya da yaşamı olduğu gibi kabul eden bir varlık olarak sürekli gündemde. Hatice Bilen de eğitim ve yaşam düzeyleri farklı her kesimden birçok kadının öyküsünü yazdı. Ayın Uysal Işığı, (Öykü, 1991) Hatice Bilen'in bu hikâyeleri her kesimden kadınlarımızın meselelerini başarıyla anlatıyor. Aynadaki Boşluk (Roman, 1995) Bir kasaba çevresindeki insanların aile ilişkilerini, iç dünyalarındaki çarpıklıklarını güzel türkçesi ve akıcı üslubuyla el almakta. Tarık Buğra'dan Notlar (Günlük,1996) Güneş Rengi Bir Yığın Yaprak (Tarık Buğra’nın Roman çalışması,1996) Cumhuriyet Döneminde Resim Edebiyat İlişkisi (İnceleme, 2000) 1914'lerden 1940'lara Türk Resim ve Romanında Gerçekçilik (2007)
Tam adı:
Hatice Bilen Buğra
Unvan:
Türk öğretmen, yazar
Doğum:
Adapazarı, 29 Eylül 1951

Okurlar

3 okur beğendi.
24 okur okudu.
9 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Yaşam alanı hiç değişmeyen bir insanın, göreneklerinde en ufak bir değişikliğe izin vermeyen bir toplumda, tek tesellisi olacak kitaplardan mahrum kalması ne demektir, bilir misin?
Reklam
Eli böğründe kalasıcalar :/
Günlerce seni bekleyip de elim böğrümde kalınca, keşke, derdim; keşke her gün sürüsünü otlatacak yeni otlaklar arayan bir çoban olsaydım: Hiç değilse o zaman, hayvanların ardı sıra dağ tepe aşabilir, rüzgârların sürüklediği bulutların peşinde koşabilirdim.
Sayfa 44 - Ötüken Neşriyat
Yaşam alanı hiç değişmeyen bir insanın, göreneklerinde en ufak bir değişikliğe izin vermeyen bir toplumda, tek tesellisi olacak kitaplardan mahrum kalması ne demektir, bilir misin? Okuyacak kitap bulamıyorsun. Paran da yok ki gidip satın alasın. Konuşup dertleşecek içini dökecek arkadaş, içini dökecek kimse yok. 
Sayfa 44 - Ötüken Neşriyat
Her akşamüstü, içimde delice bir kaçış duygusu, dayanılmaz bir gitme arzusu, kurt yenikleriyle delik deşik olmuş kütüğün üstüne oturur, imkânsızlıkları yenmemi, engelleri aşmamı sağlayacak bir mucizenin gerçekleşmesini beklerdim. Daha sonrasını düşününce, gene de güzeldi o bekleyiş anları diyorum; çünkü sonunda sen koltuğunda kitaplarla çıkagelirdin; sonra sonra o mutluluğu da benden esirgedin.”
Sayfa 44 - Ötüken Neşriyat
Beşik Kertmesi
Bir yanlışın, aynı toprağın insanlarınca, binlerce yıldır sürdürülmesi ne acı!
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Umursamayan kadınlar
'Ne çektin be sen anadolu kadını bu dünyada..' kitabı okuyunca ilk akla gelen sözcük bu oluyor. İnsanın içini titreten, üzen hayatın en yalın gerçeği olan "kadın olmak çok zor bu coğrafyada" sözünü gözler önüne seren hüzünlü öykülerden oluşan bu kitapta, yalın bir anlatım, samimiyet ve kendinizden parçalar bulacaksınız. İyi okumalar...
Umursanmayan Kadınlar
Umursanmayan KadınlarHatice Bilen · Bilgi Yayınevi · 19895 okunma