1979 yılında İstanbul’da doğdu. 2000 yılında Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı bölümünü bitirdi. 2000 yılından itibaren beş yıl, özel bir şirketin planlama departmanında çalıştıktan sonra yaklaşık beş yıl kadar İstanbul Belediyesi’nin bünyesindeki İSMEK kurslarında, bilgisayar öğretmeni olarak görev aldı. 2012 yılından itibaren Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memur olarak çalışmakta.
"İnsanlar da büyü yapmayı öğrenebilirler Ama bunun için ömürlerini bir cadının dizinin dibinde tüketmeleri gerekir. Sonunda elde edebildikleri güç, sahilde bir kum tanesinden farksız olacaktır."
"_Kim ona kalbiyle ne yapması gerektiğini söyleyebilir ki?"
~°•☆............kim onun kalbinin kime ait olduğuna karışabilirdi ?
~~~~☆Yüreklerimiz hiç bir zaman cadıların ki kadar karanlık olmadı ama emin ol en ılımlımız bile elinin altında olan bir cadının canını yakma fırsatını geri çevirmez.
"Ah yüce ruhlar ! Ateş, hava ve suyun gerçek sahipleri, yardım edin. Yardım edin ki kardeşimin katilleri daha fazla benimle aynı havayı soluyamasınlar, ateşinizde ısınamasınlar, suyunuz hayatını bulamasınlar,toprağımızda gezinemesinler....."
"Kimseyi zorla burada tutamayız,Aghon,”dedi sonunda.
"Evet tutabiliriz.”Aghon, öfke ile dövme tablasının üzerindeki kılıç müsveddesini alarak odanın bir köşesine fırlattı ve tekrar konuşmaya başlamadan önce devrilen alet edevatın gümbürtüsü dinene kadar bekledi."Bu Kiana’nın iyiliği içinse pekala yapabiliriz. Yakalanmasa bile intikam için kendini öldürteceğini bile bile onun gitmesine izin vermenin cinayetten bir farkı yok. Buna izin veremem.”
Sıcak renklerle bezenmiş kapağı çevirdikten sonra kaplanın vahşi çığlıklarının ardına geçtiğimiz bu kitapla, muhteşem bir fantastik kurguyla karşılaşmanız an meselesi. Sayfaları çevirdikçe bambaşka bir coğrafyada, incelikle işlenmiş karakterlerin peşi sıra zorlu bir maceraya düşüyoruz. Birçok mihenk taşını içinde barındıran olay örgüsü, tahmin edilemezliğini korurken her cümleyle genişlemeye devam ediyor. Sayıca zengin bir karakter dağılımına sahip bu romanın, son sayfasındaki “İsimler” kısmı yazarın detaycılığını vurgular nitelikte. Keza isim tercihinin Lazca olması beni heyecanlandıran detaylardan biriydi. “Diyar Haritası” da kurgudaki akışta okuru destekler nitelikte bir dokümandı. Kurgu birçok farklı mekânı kapsamakta ve geçişler istemsizce kitabın enerjisinde de gökkuşağını andıran bir çeşitlilik sağlamaktaydı. Tona ton bir macera ve çok daha fazlasının bizlere sunulacağı bariz ortada diyebiliriz. Hapishanenin durgunluğu, çölün kasveti, çingenelerin neşesi ve daha birçokları… Anlayacağınız Berweuli’nin yaşamına girmek birçok gizemi ve efsunu da hayatımıza dâhil ediyor. Ruhunuzu, zihninizi ve hayal gücünüzü besleyecek bu romanda herkesin payına bir miktar şifa düşeceğine eminim! Şifacı, Türkiye’de fantastik edebiyata deva olmaya geliyor gibi sanki? Ne dersiniz?
Yazarın okuduğum ikinci romanı. İlk kitabı Şifacı-Berweuli, yayıncının kitabın bir anda bitmesine sebep olan tercihi dışında başarılıydı.(Uli'nin gelişimini merak ediyorum)
Cadı Ayazı ise Şifacı'dan daha ileride bir fantastik kurgu.
Cadımız Kiana'ya bayıldım. Aghon'la ilişkisi, diyaloglar, Daria'nın kocaman yüreği, hikayenin ilerleyişi ve kendi içindeki tutarlılığı, öztürkçe kelime seçimleri, final hepsi harikaydı. Son cümleyi okuduktan sonra ikinci kitap yazılmış olsaydı hemen başlardım. Kitabın kapak resmi çok hoşuma gitti. Baktım, resim de yazara aitmiş. Spoiler bekleyen varsa hiç beklemesin. Bir an önce satın alın ve okuyun. Zamanınıza güzel şeyler katacak.
Uli, kitapta kaçırmadıysam neyin kısaltması acaba? Pafuli olamayacağına göre büyük ihtimalle efuli'dir.
Türk yazarların fantastik kurgu kitaplarını okumaya Berweuli serisinin birinci kitabı olan Şifacı ile devam ettim. Bu sefer şaşırmadım. Çünkü zevkle okuyacağım, her biri torbadan çıkmış gibi aynı değil, farklı kişiliklere sahip karakterlerin