Ruh güzelliği genelde ilk anda fark edilmez, sonradan, tanıdıkça anlaşılır. Yüz ve beden güzelliğiyse ilk anda fark edilir. Dış güzellik herkesçe görülür ama ruhun güzelliğini zekâ ve hissiyatı olanlar görür. Yüzü güzel olup karaktersizliği anlaşılınca göze çirkin görünen çoktur.
"Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun." Böyle diyor Birhan Keskin. Acı tek kişiliktir ama emin ellerle, selim kalplerle, kendisinden emin olunan bir dostla paylaşılınca insanın ağrısını ve yükünü alır.
Seni pek umursamayan, hislerini yok sayan yahut anlamayan birine mühim ve özel bir duygunu açman Leyla Erbil’in o meşhur ifadesiyle sahiden de ucuzlatır işi. Anlasın diye türlü yollar denemekle insan yalnızca kendini tüketir. Elinden gelenin fazlasını yapmak bazen ziyandır.
Merak edenin makul bir bahanesi mutlaka
vardır. Belki de sevmek de sevilmek de, bir
kalbin yamacında dinlenmek de, bir muhabbette demlenmek de makul bir bahaneden ibarettir, yani daima ve hep O'na gitmenin bir yolunu bulmaktan ibaret.
"Kalp, ancak kırıldığında yahut bir çatışmanın ortasına atıldığında layıkıyla atmaya başlar" der Hannah Arendth. Yaşıyor ve hissediyorsan paramparça olman, gücenmen, incinmen kaçınılmazdır ve bir kalp taşımanın hakkını veren en güçlü duygu, sorumluluk duygusudur.
...
Vakti zarifleştiren insanlar var, onların yüzüne bakmak, onlarla sohbete koyulmak bir kitabı okumak gibi geçip giden zamanımıza anlam ve derinlik katar.
...🌸💜💚