Bir şair, oyun yazarı, roman ve öykü yazarı olan Heinrich von Kleist 1777 yılında Frankfurt'ta doğdu ve 1811 yılında öldü.
Yetersiz ve kısa bir eğitim hayatından sonra 1792 yılında Prusya ordusuna girdi ve 1799 yılında teğmen rütbesiyle ordudan ayrıldı. Ardından Viadrina Üniversitesinde hukuk ve felsefe eğitimi aldı. 1800 yılında Berlin’de Maliye Bakanlığı bünyesinde çalışmaya başladı. Ertesi yıl Kleist'ın düzensiz umursamaz ruh halı onu Paris'e ziyaret etmeye sürükledi ve sonrasında İsviçre'ye yerleşti. Orada yakın arkadaşlar edinen Kleist onlara ilk tragedyası olan Schroffenstein Ailesi adlı eserini okudu 1802 yılının sonunda Almanya’ya dönen Kleist Goethe, Shiller ve Wieland’ı Weimar’da ziyaret etti. Leipzig ve Dresden’de kısa bir süre kaldıktan sonra Paris’e geri dönen Kleist ardından Berlin’deki görev yerini Königsberg’teki bir devlet dairesi olarak değiştirdi. 1807 yılında Dresden’e giderken Fransız askerleri tarafından ajan suçlamasıyla tutuklandı. Cezaevinden çıktıktan sonra Dresden’e giden Kleist'ın yolu Heinrich Müller ile kesişti ve birlikte 1808 yılında Phöbus gazetesini çıkardılar.
Kleist 1809 yılında Prag’a gitti ve en sonunda Berlin'e yerleşti. Orada Berliner Abendblätter gazetesini çıkardı. O sıralar ümidini kaybetmiş ve hayata küsmüş olan Henrietti Vogel'in entelektüel ve müzik konularındaki başarılarına kendini kaptıran Kleist onunla birlikte ölmeyi kabul etti ve 1811 yılında 21 Kasımında Potsdam yakınlarındaki Wannsee nehri kıyısında Vogel'e ateş edip öldürdükten sonra kendisi de intihar etti.
Kleist’ın bütün hayatı ideal ve hayali mutluluğu bulmaya çabalamakla geçti ve bu onun çoğu eserine yansıdı. Kleist kuzey Almanya’nın şu ana kadar gelmiş geçmiş en önemli Romantik dönem Dramacısı olarak sayılmaktadır.
Dünyayı böyle bir adaletsizlik içinde görmenin verdiği acı ne kadar şiddetli ise, kendi kalbindeki dürüstlükten duyduğu iç sevinç de o nispette büyüktü.
Öykü okumayı severim özellikle yazarı ilk defa oluyorsam. Tarzını alışmış olur ve her bir farklı öyküde daha iyi tanırım.
Bu kitapta da aynı durum söz konusu. Yani kitap 8 öyküden oluşuyor ve Alman yazarı ilk defa okuyorum. Ama bu defa umduğumu bulamadım. Bundan sonrasında SPOİLER uyarısı verebilirim. Şöyle ki; her bir hikayenin tarzı ve sonu aynıydı. Vahşet, haksızlık, adalet yerine şahısların uyguladığı zorbalıklar ve son olarak ölüm...
Tek başına hepsi de derin anlamlar içeren öykülerin kendi içinde, kullanılan kelimelerin bütünlüğü açısından ve akıcılığı çok güzel, tamam ama art arda bunları okumak daralttı. Aslında ara ara ve tek tek öyküleri okumak değerlendirmem açısından daha verimli olabilirdi. Eh artık olan oldu öyle bir düşünce ile başlamamış olunca bırakamadım.
Bir de sanırım Alman edebiyatından fazla okumadığım için isimleri okurken zorlandım. Neredeyse Rus edebiyatı ile yarışacak kadar isim, mekan ve özel gün isimleri var ve aynı cümlede sıralanmış şeklide de karşıma çıkınca, ister istemez göz atıp, bazı isimleri hızlı geçtiğim oldu. Bu da aldığım tadı azalttı.
Bunun dışında yazar her biri kendi içinde hüzünlü, derin anlamlar taşıyan, insan vahşetinin ne denli boyutlara ulaşabileceğini, bazı insanların da kendilerini başkası için nasıl feda edebilecek yürekler taşıdığını gözler önüne seren örnek bir eser oluşturmuş.
Naçizane tavsiyem öyküleri ara vererek okumanız yönünde. Bu kitap için pek uygun düşmez belki ama şimdiden keyifli okumalar.
DüelloHeinrich Von Kleist · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2010138 okunma
1001 kitaptan...
16 yy da Michael Kohlhaas adındaki dürüst bir at tacirinin , ölümü göze alarak giriştiği "adalet arayışı" anlatılıyor kitapta.
El konulan iki atı için ailesi başta olmak üzere hayatını bile riske atarak, deyim yerindeyse tüm gemileri yakıyor.
Cesaret isteyen bu yolun sonunda, acı da olsa amacına ulaşıyor.
Michael KohlhaasHeinrich Von Kleist · Can Yayınları · 2017826 okunma