Heinrich Zimmer sözleri ve alıntılarını, Heinrich Zimmer kitap alıntılarını, Heinrich Zimmer en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her eylemin yeni yeni engellerin birikimini ortaya çıkarttığı göz önüne alınırsa, insan eylemeye ve yapmaya devam ettiği için zincire vurulmuş durumdadır; bu nedenle zafere giden yol mutlak eylemsizliktir.
"William Blake'in dediği gibi, 'kendi hayaletim gece gündüz etrafımda dolanır.' Nereye baksak kendi benliklerimizle karşılaşırız. Nereye adım atsak, benliğimizin tanımadığımız bir parçası bizden önce adım atar. Kaderimiz, çevremiz, düşmanlarımız, dostlarımız: bütün bunlar bizim eserimizdir. Kendi derinliklerimizden filizlenirler, gereklidirler ve kendi kendilerini üretirler. Bu nedenle, aydınlanmış kişinin karşılaştığı her şey, ruhani bir yol göstericidir."
Hindu mitolojisinde yabankazı genel olarak Brahma'yla ilişkilendirilir. Tıpkı lndra'nın bir file, Şiva'nın Nandi adı verilen bir öküze, Şiva'nın oğlu savaş tanrısı SkandKirttikeya'nın bir tavuskuşuna ve Tanrıça'nın (devi) bir aslana binmesi gibi, Brahma da atmosferde muhteşem bir yabankazıyla süzülür.
" "Uygarlaşma döneminde yapaylaşmış olan bazı örneklerde olduğu gibi, mitin derinliklerinde gizli bir düşünce veya idea bulunduğu doğru değildir. Mitin kendisi bir düşünme çeşidi veya üslubudur." diyor Nietzsche. Bu nedenle mite, imalar ve kehanetlerle dolu olan, bize ortak yazgımızdaki şaşırtıcı olayların ve durumların hayret verici silsileleri arasında ne olduğumuzu ve nasıl davranmamız gerektiğini söyleyen bir aynaya bakar gibi bakabiliriz.
Mit, akıp giden uyumuyla ve düşmanca karşıtlıklarıyla, çelişkilerin çok sesliliğiyle ve uyumuyla, yaşamın kendisinin tek ve kendiliğinden imgesidir. Mitin bitmez tükenmez gücü burada yatar."
"Sonsuz bir döngü içindeki doğum, ölüm ve yeniden doğum, yaşam sürecinin değişmez niteliğidir. Bu nitelik yıl ve gün döngüleriyle, nesillerin geçişiyle ve bireyin bir yaşam içindeki başkalaşımlarıyla gösterilir. Ruhun en eski romansı olan bu olgu, anlatılarda mitsel ögelerle sunulur. Eski hikayelere, sezgimizi olağanüstü bir anlamla donatma gücünü veren şey budur. Bu hikayelerdeki arayış, insanın dünyadaki varlığının daimi muammalarına binlerce yıldan bu yana soluk kesici yanıtlar bulma arayışıdır."
"İnsan bir şeyin kendisini ilgilendirdiğini kabul ettiği sürece, o şey onu ilgilendirir ve o şeyi en derin amaçlarıyla ve arzularıyla, korkularıyla ve düşüncelerinin bulutsu dokusuyla ilişkilendirdiğinde, o şey kaderinin önemli bir parçası haline gelebilir. Ve son olarak, o şeyi yaşamına kök salan bir şey olarak algılarsa, kırılganlığı tam da bu noktada başlar. Ama öte yandan ve aynı sebeple, insan tutkularından kendini koparabildiği ve bu yolla kendinden özgürleştiği sürece, kaza eseri gibi görünen her şeye karşı kendiliğinden bağışıklık kazanır."
Dvapara Yuga, kusurluluk ile kusursuzluk, karanlık ile ışık arasındaki tehlikeli dengenin çağıdır. İsmi, "iki" anlamına gelen dvi, dva,
dvau 'dan gelir.
Hindu felsefesi ve aydınlanmış Hindu ortodoksisi, mitolojinin çok sayıda tanrı ve insanüstü varlıkla dolu olmasına karşın, temel olarak monistik, tektanrıcıdır. Çok sayıdaki ilahi görünüş aslında yalnızca uzmanlaşmaları, özgül erdemleri, tutumları, bileşenleri ve farklı yüzleri temsil eder. llahi'nin kendi bakış açısından (yoganın aydınlanmasıyla erişilen bir konumdan) değerlendirildiğinde, varoluşun görünüşte çelişkili yönleri (yaratılış, devam ediş, çözülme) köken, anlam ve son bakımından tektir. Bunlar, üç katmanlı olarak kendini göstermesine karşın, nihayetinde kendi üzerinde yapıyormuş gibi gözüktüğü bütün değişikliklerin ötesinde olan ve bunlardan etkilenmeyen tek bir ilahi tözün ya da yaşam enerjisinin değişen görün güsel ifadeleridir. Bu birliğin anlaşılması, Hindu bilgeliğinin amacıdır. Maya enerjisinin akışkan oyunu karşısında kafası karışmayıp, en ıstırap verici tezahürlerini bile sevinçle karşılama kudreti, bu görüşün zaferi ve tesellisidir. Hindu bilgeliği, Hindu dini, kaçınılmaz yok oluşu ve ölüm biçimlerini kozmik bir senfoninin karanlık notaları olarak kabul eder; bu muhteşem müzik, çelişkili bir biçimde, Mutlak'ın yüce dinginliği ve sessizliğidir.