Heinz Hartmann sözleri ve alıntılarını, Heinz Hartmann kitap alıntılarını, Heinz Hartmann en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
… fantezi daima başlangıçta gerçek duruma sırt çevrilmesini gerektirse de, aynı zamanda gerçeklik için bir hazırlık işlevi görüp, ona daha fazla hakim olunmasını da sağlayabilir. Gereksinimlerimiz ve hedeflerimiz ile bunları gerçekleştirmenin olası yolları arasında geçici bağlantılar kurarak bir sentez işlevi görebilir.
Neden belli davranış biçimlerinin diğerlerinden daha fazla haz potansiyeli taşıdığını sorabiliriz. İçgüdüsel dürtü psikolojisinin bu soruyu tam olarak yanıtlamadığı açıktır. Frenczi (1924) penise yapılan olağanüstü büyük Narsistik yatırımın, türün üremesineki rolünden kaynaklandığını varsayar.
Ben gücü — çatışma alanındaki savaşımlarda kendini çarpıcı biçimde göstermekle birlikte— yalnızca Ben’in çatışmaya katılan sınır bölgesiyle tanımlanamaz. Analojimize dönersek, sınırları savunan orduların etkili olup olmamaları cephe gerisinden aldıkları veya almadıkları desteğe de bağlıdır.
Fantezide gerçekliğin yadsınmasını inceler ve gerçekliğin hoşa gitmeyen bir parçasını kabullenmeyi reddeden çocuğun nasıl belli koşullar altında bunun varlığını yadsıyabileceğini ve yerine fantezi oluşumlarını koyabileceğini gösterir.
Freud, benin, araya düşünce süreçlerini sokmak yoluyla devinimsel boşalımda bir gecikme elde ettiğini belirtir. Bu süreç daha
önce tartışılmış olan genel evrimin –yani organizmanın ne ölçüde farklılaşırsa, anlık çevresel uyarılmadan o ölçüde bağımsızlaşmasının, bir parçasıdır.
“Dürtüsel yatkınlıklarımız ve çevremiz göz önüne alındığında, diğer insanlara duyduğumuz sevgi, insanoğlunun varlığını sürdürmesi açısından en az teknoloji kadar vazgeçilmez sayılmalıdır."
Üstben yalnızca ben ve ide antitez oluşturmaz, aynı zamanda "benin var gücüyle yöneldiği durum, yani çok yönlü bağlılıkları arasında bir uzlaşma için bir ölçüde ideal bir prototip"tir de (Freud 1924a: 253); dahası uyumun bir sonucudur ve senteze hizmet eder. (krş. Nunberg 1930)
Yine de, Freud'un (1932) belirttiği gibi, "Haz ilkesiyle kendini koruma içgüdüsü arasında uzun bir yol vardır; ve iki eğilim başlangıçta çakışmaktan çok uzaktır."
Dürtülsek yatkınlıklarımız ve çevremiz göz önüne alındığında, insanlara duyduğumuz sevgi, insanoğlunun varlığını sürdürmesi açısından en az teknoloji kadar vazgeçilmez sayılmalıdır.