Heinz Kimmerle

Heinz KimmerleAfrika'da Felsefe - Afrika Felsefesi yazarı
Yazar
6.8/10
4 Kişi
12
Okunma
2
Beğeni
374
Görüntülenme

Heinz Kimmerle Sözleri ve Alıntıları

Heinz Kimmerle sözleri ve alıntılarını, Heinz Kimmerle kitap alıntılarını, Heinz Kimmerle en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Afrika'nın tannları hâlâ yaşıyorlar." Ve bir Avrupalının, onlarla ilişkiye geçmesi, olanaksızdır ya da çok zordur. Geleneksel Afrika kültürü çözülmekte ve modem batılı yaşam biçimi ile kanşmaktadır. Bu, soluk kesici ama her zaman mutlaka sevindirici olmayan bir süreçtir. Gana'lı bir yazarın sözleri, bu durumu Afrikalı bir bakışla betimlemeye çalışıyor: "Yine de çürüme ve gübrenin içinden, hep yeniden, yeni çiçekler açar. Belki bunu bilmenin bir yararı dokunur. Belki bu, acı çeken beyini aydınlatır, yüreğin derinliklerinde ve iç organların ortasında acı ve korku yerleşmiş ve asla yatıştırılamayacak olsa da."
Düşünme işi, dilin içinde ve dilin üzerinde gerçekleşir. Bu yüzden felsefeyi dilden koparmak yanlışlıktır.. Hegel bu olayı "Kavramın zorlanması" olarak adlandırmıştı.
Reklam
günümüz Afrika'sında geleneksel dinlerden, Hıristiyanlığa ve İslam'a geçiş, felsefi açıdan nasıl yorumlanabilir? Mbiti'nin kitabının başlığı, African religions and philosophy, dinlerin çeşitliliğinin karşısında bir tek felsefenin bulunduğu düşüncesini akla getirmektedir. Aslında Mbiti, Afrika'da karşılaştığı çeşitli dinsel tasarımları, belirli bir felsefi düşünce açısından açıklamak istiyor. Bunun için zaman kavramını seçiyor. Örnek olarak aldığı Bantu dilleri (Kikamba ve Gikuyu), Mbiti'nin anlaumma göre, çok geriye uzanan bir geçmiş (Zamanı), bir yakın geçmiş, yakın bir gelecek ve kapsamlı bir şimdiki zaman (Sasa) tanımakta, ama gerçek bir geleceği bilmemektedirler. Mbiti'ye göre, geleneksel Afrika düşüncesinde zaman "iki boyutlu bir olay"dır. Geleneksel tapınılar ve ritüeller yıllık akışa (doğurganlık/ verimlilik ritüelleri) ve bireysel yaşamın akışındaki dönüm noktalarına (sünnet, evlilik, çocuğun kutsanması, bilgelik yaşına geçiş gibi inisasyon ritleri) bağlıdır.
Sayfa 115Kitabı okudu
Derrida, Lacan'la bağıntı kurarak, işaret kuramı varolduğu sürece, son bir işaret edilenin olmadığını, çünkü her işaret edilenin(signifié), yeniden bir işaret eden olduğunu ve bu zincirin sonu olmadığını vurgular. Böylelikle yazı ikincil konumundan çıkar. Yazı işaretlerinin, ses imgesi karşısındaki avantajları, hep yeni baştan okunabilmeleri ve yeni yorumların nesnesi kılınabilmeleridir. Son ve kesin bir yorumlama olanaksız olmakla kalmayıp, amaçlanmamaktadır da..
Yazıyı bilen ve yazısız kültürler arasındaki karşıtlığı ortadan kaldıran bir yazı kavramı geliştirmiş olması, Derrida'nın bir katkısıdır. Bu yazı kavramı işaret kuramı temelinde kurulmamıştır. Çünkü işaret kuramı bağlamında, yazı zaten ikincil bir konuma düşmektedir. Resim-yazı, konuşulan sözcüğün işaretidir; konuşulan sözcük bir şeyin ya da
Açlara önderlik etmek için yukarıya çıkan adamlar... bizimle, büyücülerimiz, herhangi bir gizemli güçlere sahip insanlar olmanın bilinciyle konuştular. Sonunda insanların inançsızlığını anlamaktan acizdiler... Bu önderler, halkın suratına sıçmak için yukarıya tırmanırlarken, halkın onların götlerini gördüğünü ve tiksintiyle ve kahkahalarla onlara sııt çevirdiğini nereden bilebilirlerdi ki?
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Bu arada ben, “Felsefe Nedir?” öz sorusunun yanıtlanamayacağından yola çıkıyorum. Bir yanıt vermeye çalışıldığında totolojiye düşülecektir: Felsefe, Felsefecilerin yaptığı, zaman içinde felsefeciler topluluğu tarafından, Felsefe olarak kabul edilen şeydir. Bir üniversite dalı olarak Felsefenin günümüzdeki görünümü, güçlü bir biçimde batılı akademik gelenek tarafından belirlenmiştir. Felsefeye daha çok kültürlerarası bir gözle bakılarak, dünyanın öteki bölümlerinin Felsefeleri ve başka gelenekler konuşmaya katıldıklarında, uluslararası Felsefe söylemi değişecektir.
24 öğeden 16 ile 24 arasındakiler gösteriliyor.