Henri Lévy-Bruhl

Henri Lévy-BruhlHukuk Sosyolojisi yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
4
Okunma
1
Beğeni
507
Görüntülenme

Öne Çıkan Henri Lévy-Bruhl Gönderileri

Öne Çıkan Henri Lévy-Bruhl kitaplarını, öne çıkan Henri Lévy-Bruhl sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Henri Lévy-Bruhl yazarlarını, öne çıkan Henri Lévy-Bruhl yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yasa dediğin böyle olmalı
"Hükümet halkın haklarına tecavüz ettiğinde ayaklanma, halk ve halkın her bölümü için hakların en kutsalı ve ödevlerin en zorunlusudur. -1793 Fransız Anayasası-
Örf ve adet, zorlayıcı gücünü, başlangıçta, örgütlü bir kamu otoritesinden değil, sadece, tatmin eder gibi göründüğü için şu ya da bu geleneksel çözümü dayatan toplumsal baskıdan alır.
Reklam
Marksist Doktirinin Hatası
Marksist öğreti, devlet ve hukukun ortadan kalkmasını hayal ederken kendisini son derece idealist, hatta düşsel olarak gösteriyor; bu da övünmekten hoşlandığı maddeci sıfatının kendisine hiç uygun olmadığını ya da başka bir anlamda ele alınması gerektiğini gösteriyor. Ayrıca Marx ve Engels'in devlet hakkındaki düşüncelerinin yanlış ve güdük olduğu da gözlenebilir. Devlet derken, 19. yüzyıl ortalarındaki İngiltere ve Fransa'da işleyişini gördükleri baskıcı aygıtı, simgesi jandarma ve hapishane olan devleti kastediyorlar. Kazanılmış durumlar ile kurulu düzeni korumanın/sürdürmenin devletin öncelikli işlevlerinden biri olmaması gerektiğine kuşku yoktur,ama devletin tek işlevi de bu değildir.
Önce, sadece dini yaptırımlar ile sadece ahlaki yaptırımları hukuk alanının dışına çıkarmak gerekir.
Belki de ihtilaflar, hatta suçlar da insanlığın ilerlemesi için gereklidir, kim bilir.
İnsan ancak doğaya uymaya başladığında ona egemen olabilmektedir. Bir despot ya da fanatiğin etkisi hiçbir zaman sürekli olmamıştır.
Reklam
Kıyaslama yoluyla muhakeme yürütme
Mukayese yoluyla muhakeme Roma Hukuku'nda olduğu gibi islam Hukuku'nda da çok kullanılır; islam Hukuku'nda, "sevap denen eylemlerin temeli olan· bu muhakeme yolu, yasanın harfiyen yorumlanmasının yurttaşların güvenliğinin başlıca teminatı olduğu ceza alanında büyük tehlikeler doğurur.
Hukukun kendisi laik olmalı ki tarafsız olabilsin
Hukuk, ancak yavaş bir laikleşme sürecinin sonunda -ya da daha ileri uygarlıkların etkisi altında- din dışı dünyayı ruhani dünyadan ayırarak gerçek niteliğini kazandı. Çağdaş tipteki toplumlarda, çeşitli Kilise hukukları gibi, dini yasalar da insani adalet erki ve vicdan erki ayrımını yaparlar. Gerçek anlamda dini sadece bu sonuncusu ilgilendirir. Vicdan erki, ne düzenlediği eylemlerin doğası gereği, ne de bunlara uyguladığı yaptırımlar gereği hukukla karıştırılabilir.