"Sefaleti düşünmenin ya da görmenin bir noktaya kadar içimizde şefkat uyandırması hem çok doğru hem de çok korkunçtur; ama bazı özel durumlarda, o noktanın ötesine geçmez duygularımız. Bunun tek suçlusunun insan ruhunda doğuştan bulunan bencillik olduğunu düşünürseniz yanılırsınız. Bunun nedeni, aşırı ve yapısal hastalıkları iyileştirme konusunda duyulan umutsuzluktur. Duyarlı biri için, acıma ile acı çoğunlukla aynı şeydir. Ve sonunda böyle bir acımanın yardıma yeterli olmayacağı anlaşıldığında sağduyu ruhun ondan kurtulmasını ister."
Açıp baktığımda, masanın çekmecesinde bol miktarda ceviz, fındık-fıstık kabuğu görmüştüm. Saygın hukuk ilminin tamamı, bu cin gibi genç için bir ceviz kabuğuna sığıyordu demek.
Hangi büyü girmişti de ruhlarına kaptanlarının kini onların kini olmuş, Beyaz Balina onların da düşmanı olmuştu? Neden? Nasıl? Beyaz Balina neydi onlar için? Yaşamın denizlerinde yüzen koca bir iblis mi? Belki de, kendilerinin de anlayamadıkları nedenler yüzünden, Moby Dick ansızın öyle görünmüştü düşüncesiz kafalarına. Tüm bunları çözebilmek için çok derinlere inmek gerek. Ben, Ismael, öyle derinlere dalamam. İçimizin derinliklerinde bir madenci çalışıyor. Bir oradan bir buradan kazmasının boğuk seslerini duyuyoruz. Ne bilelim nereye götürecek kazdığı kuyu? Kim durdurabilir içimizi kazmalayan o kolu?
..en garibi, küçük Flask'ı dev gövdeli Daggoo'nun sırtında görmekti. Soylu zencinin, serinkanlı, kayıtsız, rahat ve akıllara durgunluk veren barbarca haşmetli ve güzel gövdesi, denizin salıntılarıyla tam bir uyum içindeydi. Geniş sırtında, açık sarı saçlı Flask, kar öbeğine benziyordu. Binek, binicisinden daha yakışıklı görünüyordu. Çevik, telaşlı, yaygaracı küçük Flask, arada bir sabırsızlanıp tepiniyordu, ama zencinin görkemli göğsünü kıpırdatamıyordu bile bu tepinmeler. Ben, Hırs ve Gurur'un da dünyamızın gürbüz ve cömert toprağında böyle tepindiğini; toprağın ise, hiç aldırmadan kendi sularının ve mevsimlerinin akışı içinde sürüp gittiğini gördüm.