Hilmi Uçan

8.7/10
9 Kişi
47
Okunma
12
Beğeni
1.690
Görüntülenme

Hakkında

1954 yılında Burdur/Bucak’ta doğdu. 1976 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini Anadolu Üniversitesi’nde tamamladı. 2010 yılında doçent unvanını aldı.Türk edebiyatı, edebiyat kuramı, edebiyat eğitimi, göstergebilim alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri, bildirileri, eleştiri, roman ve öykü çözümlemeleri yayınlanan M.Hilmi Uçan’ın 6 kitabı bulunmaktadır.Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde çeşitli idari görevlerde bulundu. Evli olup, üç çocuğu bulunan Uçan, 21 Mart 2011 tarihinde Afyon Kocatepe Üniversitesi’ne Genel Sekreter Vekili olarak atandı.
Unvan:
Profesör, Yazar
Doğum:
Bucak, Burdur, Türkiye, 1954

Okurlar

12 okur beğendi.
47 okur okudu.
2 okur okuyor.
48 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
"Sınırsız zevk arayışı içindeki bir hayat insanı budala yapar" (Aydoğan, 2000: 173).
Sayfa 56 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Dinlemeyi hak eden kimseleri, okumayı hak eden eserleri bulmak, bunları dinlemek, o kitapları okumak gerek.
Sayfa 156 - İz YayıncılıkKitabı okudu
İbn Sina'nın da aşk'ın niteliği ile ilgili bir risalesi vardır (Sina: 1953). Bu risalesinde aşkın sadece insanlara özgü bir şey olmadığını; âlemdeki bütün varlıkların âşık olabileceğini söyler. Bitkilerden hayvanlara, taştan toprağa kadar her şeyin âşık olabileceğine inanır. Orkide çiçeği ile insanın konuşmasından söz edilir. Bu çiçek sevilirse, sevgi görürse çiçeğini açar denilir. Ayrıca, İbn Sina aşkı, Allah'ın varlığına delil olarak gösterir. İnsanın kâmil olmasının yolu da, ona göre, aşktan geçer. Aşk'ın niteliğini kavramak, açıklamak çok zordur. Aşkla ilgili yorumlar, olsa olsa, ancak aşkın gizemini artırmaktan başka bir işe yaramaz. Aşk; kavranamayan, açıklanamayan ya da herkesin kendine göre hissettiği bir güzelliktir.
Aşk'ın tanımı, niteliği de değişti. Çağımızda birçok kavramın, gözetimin, yaşamın akışkan hâle geldiğini söyleyen Bauman'ın deyişiyle aşk da, akan değil akışkan, sığ, yüzeysel, gözetilen, başkalarına göre düzenlenmiş, sulandırılmış, kaygan, hızla yüzen bir sevgidir. Çağımızdaki sözlüklerin bu kavramlara yüklediği anlamı en güzel ifadeyle Sombart özetler: Çağımızda aşk “ergenlik dönemi erotizminden başka bir şey değildir” (Sombart, 1998: 66).
Ahmet Mithat Efendi, Hürriyetin Mahiyeti adlı yazısında mutlak hürriyetin sadece Allah'a mahsus olduğunu söyler. “Hürriyet, ilim ve irfan sahibi olanların hakkıdır” dedikten sonra bir merdiven benzetmesi yapar. İlim ve irfandan önce hürriyet isteyenleri, çıkacakları yeri tayin etmeden merdiven arayanlara benzetir. Merdiveni boşluğa dayayanların da yıkılmaya mahküm olduğunu söyler.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Sözün özü..
"Bütün emelleri, Hakk'ın nezdindeki izzet ve şerefe bağlamak gerekir." (Çetin: 1993, 30)
Hilmi Uçan
Hilmi Uçan
Tereddüt ve Tefekkür  Edebiyat Dünyasında Din ve Ahlak Algısı
Tereddüt ve Tefekkür Edebiyat Dünyasında Din ve Ahlak Algısı
Çok sevdiğim bir Hocamın (
Hilmi Uçan
Hilmi Uçan
) bir deyişi var; "Müslüman bunalıma girmez." Mahzun olabilir, hayâl kırıklığına uğrayabilir. İster, sever, hak eder, ait olur ancak sahip olamayabilir, olamaz. Ne yapar o zaman, ne yapabilir ki, bunalıma mı girsin? Hayır. Bu o kadar da basit bir şey değil sevgili okur, değil. Öyle değil bu. Bu bilindiğince basit değil şüphesiz. Birbaşka yönden bakmalı, irdelemeli; anlamalı ve seçmeli sonra, karar kılmalı; dirayet göstermeli, sabretmeli, yaşamalı... Cahit Zarifoğlu, Yaşamak adlı kitabında şöyle bir soru sorar; "Umutsuzluk mu, yoksa ince derin bir şikâyet mi?" Umutsuzluk mu hissedilen yoksa ince derin bir şikâyet mi? İnce derin bir şikâyet mi... Şikâyet hâli bir nevî isyan hâlidir. Şikâyet eden hoşnutsuzdur. Verilene razı değildir. Verenden razı değildir. Bu ne demektir? Bu sevgili okur, kadere rıza göstermemeye çıkar. Sevgili okur, değmez dünyaca gerçekleşmezlerimiz için Rahmân'a darılmaya, hiçbir şey için değmez O'na isyana. "Bilmezsin, olur ki Allah bunun arkasından bir iş peyda ediverir." de seni hoşnut kılar; "Allah bilir, siz bilmezsiniz."

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
240 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Edebi kişiliklerin tereddütte mi tefekkürde mi olduğunu bu kitap sayesinde kolayca öğrenebilirsiniz. Profesör Hilmi Uçan, bu kitabında pek çok kitaba, yazara, görüşe, eleştiriye yer vermiştir. Edebiyat dünyasına tam olarak girmeden önce okunması gereken kitaplardan biri olabilir, diye düşünüyorum.
Tereddüt ve Tefekkür  Edebiyat Dünyasında Din ve Ahlak Algısı
Tereddüt ve Tefekkür Edebiyat Dünyasında Din ve Ahlak AlgısıHilmi Uçan · İz Yayıncılık · 201514 okunma
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
Tereddüt ve Tefekkür’de Jean Calvin’den itibaren Batı aklının ve sanatının ‘kuru akla’ dönüşümünü izliyor. Dünyanın kafayı ilerlemekle bozduğu bu çağda, ahlâk ve sanat eseri arasındaki ilişkiye, döneminde öne çıkan sanatçı ve aydınlar özelinde bir bakış geliştiriyor. Necip Fazıl’dan Nuri Pakdil’e, Baudelaire’den Amin Maalouf’a, seçtiği sanatçı ve düşünürlerin eserlerinde Batı ve Doğu aklına dair ahlâkî izler arıyor. Doğunun bilgeliği ıskalanırken, neyi yanlış yaptığımız üzerine okurunu düşünmeye davet ediyor. Neden tereddütten tefekkür doğmuyor? Doğru düşünmenin yollarını edebiyatın imkânlarında arayan bir kitap...
Tereddüt ve Tefekkür  Edebiyat Dünyasında Din ve Ahlak Algısı
Tereddüt ve Tefekkür Edebiyat Dünyasında Din ve Ahlak AlgısıHilmi Uçan · İz Yayıncılık · 201514 okunma