Hoca Dehhânî

Hoca DehhânîHoca Dehhânî Divanı yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
5
Okunma
10
Beğeni
1.832
Görüntülenme

Hakkında

Dehhânî’nin hayatı hakkında bilgilerimiz çok sınırlıdır. Bugün için elimizde bulunan tek kasidesinden bildiğimiz, Horasan’dan Anadolu’ya geldiği ve sultan­dan tekrar oraya dönmek istediğidir. Dehhânî‘yi ilim âlemine tanıtan M. Fuad Köprülü’nün tespitlerine göre şair, III. Alâeddîn Keykubâd devrinde (1298-1302) Anadolu’ya gelmiş ve bu sultana intisap etmiştir. Onun sarayında bulunan Dehhânî, eğlence ve işret meclislerine de katılmıştır. Ayrıca bu sultanın isteği üzerine yirmi bin beyitlik Farsça bir şeh-nâme kaleme almıştır. Köprülü’den son­ra Mecdut Mansuroğlu ve Vasfi Mahir Kocatürk de Dehhânî’nin III. Alâeddîn Keykubâd zamanında yaşadığını belirtmişlerdir. Devriyle ilgili bazı hususiyet­leri bünyesinde barındıran söz konusu kasidesinde yer alan bazı telmihleri, Hik­met İlaydın farklı şekilde yorumlayarak onun I. Alâeddîn Keykubâd zamanın­da (1220-1237) yaşamış olabileceğini ileri sürmüştür. Çetin Derdiyok da “Tematik Bir Bakış“la değerlendirdiği kasidesinde bu sultanın büyük ihtimalle I. Alâ­eddîn Keykubâd olduğu sonucuna varmıştır. Ömer Faruk Akün ise, bir manzumesindeki ipuçlarından hareket ederek onun 1361 tarihinde daha hayatta olduğu ve Anadolu’dan henüz ayrılmadığına dikkat çekmiştir. XV. asırda Ömer b. Mezîd’in Mecmû’atü” n-nezâ’ ir’i (bk. Mustafa Canpolat. ‘Ömer bin Mez’ıd Mecmû’atü’n-nezâ’ir, Ankara 1982, s. 26-28, 32-33, 42, 54-55, 133-34) ile XVI. asırda Eğridirli Hacı Kemâl’in Cami’u’n-nezâ’ir’i gibi önemli na­zire mecmualarında şiirlerinin bulunması, Şeyhoğlu Mustafâ’nın Kenzü’l-kübe-ra’sında kendisinden bir şiir seçilmesi (bk. Kemâl Yavuz, Şeyhoğlu Kenzü’l-küberâ veMehekkü’l-ulemâ,Ankara 1991,s. 144) ve Hatiboğlu’nun Hacı Bektâş-ı Velî’nin makalelerini tercüme ettiği Bahrü’l-hakâyık isimli eserinde adının bazı ünlü Türk şairlerle anılması (bk. İsmail Hikmet Ertaylan, Hatiboğlu Bahrü’l-hakâyık, İstan­bul 1960, s. III [metin]), Dehhânî’nin hem şöhretinin hem de etkisinin sonraki asırlarda devam ettiğini göstermektedir. Fuad Köprülü Dehhânî’yi Anadolu’da “lâdinî klâsik şiirin başlangıcı” ola­rak gösterir. Döneminde hemen bütün şairlerin dinî-tasavvufî konulara yönelme­sine karşılık Dehhânî’nin şiirleri bahar, gül, işret meclisleri gibi dünya zevklerini; hasret, arzu, heves, içli şikâyetler hâlinde dünyevî aşkın çeşitli tezahürlerini, hayatın geçiciliğini, bundan dolayı içinde bulunulan zamanı hakkıyla yaşamak gerektiğini yer yer şuh bir eda ile aksettirmiştir. Dehhânî’nin bugüne kadar ele geçen şiirleri bir kaside ile altı gazelden iba­ret olup toplam 74 beyittir. Biri özel kitaplığındaki bir mecmuada, diğeri Eğri­dirli Hacı Kemâl’in Cami’u’n-nezâ’ir adlı nazireler mecmuasında bulunan iki eazeliyle kasidesinin bazı parçaları ilk defa Fuad Köprülü tarafından yayımlan­mış, bunlara daha sonra Ömer bin Mezîd’in Mecmû’atü’n-nezâ’ir’inde bulunan dört gazel daha ilâve edilmiştir (bk. Kaynakça). Mecdut Mansuroğlu, İstanbul Üniv, Kütüphanesi’ndeki bir nazireler mecmuasında yer alan üç gazeli, son beyitlerindeki “dehânı” kelimesinin “Dehhânî” mahlasının vezin gereği değiştiril­miş şekli olabileceği düşüncesiyle Dehhânî’nin şiirleri arasına katmıştır (bk. “Anadolu Metinleri XIII. Asır II: Dehani” Türkiyat Mecmuası, VII-VIII, 1942, s. 101-104). Ancak daha sonra bunun isabetsizliği Köprülü tarafından ortaya konmasına rağmen, Mecdut Mansuroğlu bu üç gazeli Dehhânî’nin diğer şiirleriyle birlikte ayrıca neşretmiştir (Anadolu Türkçesi (XIII. Asır) Dehhaıü ve Manzumeleri, İstanbul 1947). Bu üç gazelden birinin XV. asır şair­lerinden Resmî’ye, diğer ikisinin ise XVI. asır âlim ve şairlerinden Kemalpaşa-zâde’ye ait olduğu tespit edilmiştir. Hoca Dehhânî’ye ait olduğu bilinen bütün şiirler bazı filolojik düzeltmeler, bir indeks-sözlük ve orijinal nüshasının fotokopisiyle birlikte Hikmet İlaydın tarafından yayımlanmıştır (“Dehhânî’nin Şiirleri”, Ömer Asım Aksoy Armağanı, Ankara 1978, s. 136-76). Dehhânî’nin, Firdevsî’nin Şeh-nâme’si biçiminde bir “şehname” yazması için Sultan Alâeddîn Keykubâd’dan emir aldığı XIV. yüzyıl Anadolu şairlerin­den Yarcânî’nin Karamanoğullan Şâh-nâmesi’nûe kayıtlıdır. Dehhânî, bu emir üzerine 20.000 beyitlik Farsça bir Selçuklu Şâh-nâme’si yazmıştır. Fakat ne ya­zık ki bu eser bugün ortada yoktur.

Okurlar

10 okur beğendi.
5 okur okudu.
8 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Acep bu derdümün dermânı yok mu? Yâ bu sabr itmegün oranı yok mu? Yanaram mumlayın başdan ayaga, Nedür bu yanmagun pâyânı yok mu? Güler düşmen benüm agladuguma, Aceb şol kâfirün imânı yok mu? Delipdür cigerümü gamzen oku, Ara yürekde gör peykânı yok mu?
Bir kadehle bizi sâki, gamdan âzâd eyledi. Şâd olsun gönlü anın, gönlümü şâd eyledi.
Reklam
Niçün bu derd ü ḥasretümüŋ intihāsı yoḳ Her nesnenüŋ çü ʿāḳıbet ü intihāsı var
Sayfa 121Kitabı okudu
Od ile korkutma vâiz bizi kim la’l-i nigâr  Cânımuz bizüm oda yanmağa mu’tâd eyledi 
Su gibi kanumu topraga kardun, Ne sanursın garîbün kanı yok mu? Cemal-hüsnüne mağrûr olursun, Kemâl-i hüsnünün noksânı yok mu? Begüm Dehhânî’ye ölmezden öndin, Topuna irmegün imkânı yok mu?
Od ile korkutma vâ'iz bizi kim lâ'l-i Nigâr Canımız bizüm oda yanmağa mu'tâd eyledi
Hoca Dehhânî
Hoca Dehhânî
İy dudagı ab-ı hayvân kanısın Saçları ter müşk ü reyhân kanısın (Ey dudağı ölümsüzlük suyu olan, saçları taze misk ve fesleğen gibi kokan güzel! Neredesin?)
Hoca Dehhânî
Hoca Dehhânî
Reklam
Aceb bu derdümün dermanı yok mı Ya bu sabr itmegün oranı yok mı
Hoca Dehhânî
Hoca Dehhânî

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok