Huricihan İslamoğlu

Osmanlı İmparatorluğu'nda Devlet ve Köylü author
Author
8.9/10
7 People
21
Reads
3
Likes
595
Views

Oldest Huricihan İslamoğlu Quotes

You can find Oldest Huricihan İslamoğlu quotes, oldest Huricihan İslamoğlu book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
"Bir şeylerin olduğu gibi kalmalarını istiyorsak, onların değişmelerine izin vermeliyiz."
Dünyada Batı egemenliği kurulmaya başlandığı 18.yüzyıldan itibaren, dünya tarihi Batı Avrupa Tarihi merkez alınarak yazıldı. Bu dünya Tarihi yazını, Doğunun ve Batının tarihlerinin birbirinden çok farklı bir şekilde seyrettiğini ve Doğunun tarihinin onun iktisadi, toplumsal ve hatta kültürel olarak gelişmesini engellerken; Batının tarihinin bu gelişmelerin önünü açtığını iddia eder.
Sayfa 31 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Bir şeylerin olduğu gibi kalmalarını istiyorsak, onların değişmelerine izin vermeliyiz."²
Sayfa 336 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Foucault'nun "ponapticon" metaforu aracılığıyla tanımladığı modern yönetim kurumları, örneğin okullar, akıl hastaneleri, bürokrasi, yaşamın her boyutunu biçimleyip denetlerken içerdikleri iktidar ilişkilerini ve onların uygulamalarını gizler ve görünmez kılar. Yani yönetim, siyasi öznesi olmayan bir iktidarı temsil etmektedir. Bu iktidar öylesine yaygın ve mutlaktır ki, yönetim kurumları tarafından denetlenip şekillenen toplum ve bireyler onda ayırt edilemezler, onun bir parçası haline gelirler. Böyle olunca da denetim neredeyse görünmez hale gelir, kimse kimin kime hükmettiğini, kimin kim tarafından denetlendiğini bilmez durumdadır. Huricihan İslamoğlu / Dünya Tarihi ve Siyaset Sayfa 206 - 207
Avrupa dışındaki bölgelerin tarihçilerinin dünya tarihiyle etkileşimi genellikle bölgesel veya ulusal tarihlere odaklanarak (veya mevcut tarihleri yeniden yazarak) içe dönme biçiminde gerçekleşmiştir. Bu tarihler çoğu zaman, Avrupa merkezli dünya tarihi yazınının o bölgelerde topluma ve tarihe dair varsayımlarına olumlu veya olumsuz tepkileri içerirler ve karşılaştırmalı tarih nitelendirmesini hak ederler. Şöyle ki, bölgesel veya ulusal tarih yazımı en fazla Avrupa dünya tarih yazını kadar dünya tarihi olmayı başarabilir, çünkü bu tarihlerin referans noktası yine Avrupa'nın kaygılarıdır; Avrupa dışındaki bölgeler esasen Avrupa'nın hikayesine farklı renklerde bir arka fonu olma işlevini yerine getirirler.
Söz konusu olan Osmanlı/lslam geçmişinin reddiydi. Tarihçiler Orta Asya'da Türki toprakların tarihlerinde kimlik arayışlarına itildiler. Örneğin, önemli bir Osmanlı seçkini olan Mehmet Fuat Köprülü , lslam bileşenini bir kenara atarak Osmanlı lmparatorluğu'nun yükseliş hikayesinin izini Türki kahilelerin Orta Asya'dan Batı'ya doğru göç hareketlerinde ve bu kabilelerin Bizans'ın kurumlarıyla tanışmaları ardından girdikleri "medenileşme" sürecinde aradı. Köprülü , bu sayede, milliyetçi (Türki) hikayeyle Batılı unsuru (Bizans) uzlaştırmayı amaçlıyordu ; geçmişte ilkel olanın "medeni" olanla karşılaşması belki de gelecekte Avrupalı kurumların benimsenmesini öngören başka bir karşılaşmanın ve uzlaşmanın habercisiydi. Öte yandan, Halil İnalcık için bu "medenileştirici" katman Bizans üzerinden Avrupa'da değil, Avrupa'nın dışındaki bir ortamda, İslamiyet öncesi İran'da aranmalıydı. İnalcık, Osmanlı medeniyetinin benzersizliğinin, biricikliğinin temellerini İran devlet yönetiminin kurumlarında aradı.
Reklam