“Kaç şekerliydi senin?” diye seslendi içeriden Toprak.
“Şekersiz.”
Toprak kafasını kapıdan dışarıya doğru çıkardı:
“Eh kıçımın kenarı, sağlıklı diye mi şekersiz?
“Evet.”
“Övöt, yer izmarit dolu Yeşilaycı.”
Daha şimdiden hayatı lise iki dönemine sarıp tekrar yaşamak, ona tatlı bir fikir gibi gelse de olağanüstü güçleri yoktu, yaşama devam etmek zorundaydı.
Ayrılsalar da hâlâ fotoğrafı atmamıştı. Dudakları titreyen Toprak’ın gözleri tekrar sulandı.
“Şimdi bu olayın ne dedikodusunu yapardık seninle.”
-Bir insanın yokluğunu en iyi özetleyecek o cümle.