Newest İ. Metin Ayçiçek Quotes
You can find Newest İ. Metin Ayçiçek quotes, newest İ. Metin Ayçiçek book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Başlangıçta, çocukla ilk toplumsal ilişkinin birincil grup sınırları içinde gelişeceğini söyledik. Dolayısıyla, birincil grubun yan- sıtma yoluyla çocukta oluşturduğu bireysel bilinç çok önemlidir. Çocuğun ilişki kurduğu çevre genişledikçe çocuk, bir yandan; kendine yönelik ilk değerlendirmelerin etkisiyle davranırken diğer yandan; yeni çevrelerin kendisine yönelik değerlendirmelerini birincil grubun ilk değerlendirmeleri ile kıyaslama yoluna gider.
Eğer birincil grup çevrelerinin çocuğa yansıttığı yargılar pozitif ya da negatif yönde abartmalı yargılarsa, yeni çevrelerle ilişkilerde bunun çatışmalı sonuçları hemen görülecektir. Örneğin, kendisi sürekli olarak en❜li kavramlarla (en akıllı, en güzel, en kuvvetli vb,) tanımlanmış ve bireysel bilinci böyle biçimlendirilmiş bir çocuk, bunu hemen davranışlarıyla yeni çevresine yansıtacaktır. Yeni çevrenin bu benliğe tepkisi, kendine yönelik edindiği yargılardan negatif yönlü büyük sapmalar gösteriyorsa, çocuk bundan, yaşam alanı olarak toplum dışını seçmeye kadar varabilen psikolojik etkilenmelere uğrayabilir. Böylece, tamamen sevgi, şefkat ve iyi niyetten yola çıkılarak sonuçta farkında olmadan toplumla çatışan, psikopat bir kişilik yaratılmış olur.
Sayfa 125
ABD'de, Minnesota Üniversitesi'nden Charles Nelson ve Texas Üniversitesi'nden Sybil Hart'ın bebekler üzerinde yaptığı araştırmalar, bebeklerin duygusal gelişimlerine ilişkin, ilginç sonuçlar ortaya çıkardı. 43 Bebeklerin beyin tomografileri çekilerek yapılan araştırmada, "onların da yetişkinler gibi, kıskançlık, empati, nüansları fark etme, şifre çözüp, yorum yapma gibi farklı yetenekleri oldukları ispatlandı." Örneğin, 4 aylık bebekler, insan yüzünde oluşan duygu nüanslarını, yüz ifadelerindeki değişiklikleri fark edebiliyorlar. 6 aylık bir bebek, kendisiyle ilgilenmek yerine, oyuncak bir bebeği seven annesine, kıskançlığını belli ediyor. 3 aylık bir bebek, 'baby gym' adlı tavana asılı sesli oyuncakları ayağıyla çaldırabildiği zaman, başarı duygusunu yaşıyor... Uzmanların üstüne basa basa vurgu yaptıkları konu ise; bebeğin, doğduğu günden itibaren, ana babasıyla iletişim kurduğu” gerçeğidir.
babalar zahmet olacak sizde bı okuyun.
Hamileliğin son aylarında, ağzın ana karnına değecek kadar
yaklaştırılarak yapılan düzenli ses uyarılarının sahiplerini, çocuk, doğum sonrasında çok kısa sürede tanımakta ve daha önemlisi, onlarla güvene dayalı sıcak ilişkiler kurabilmektedir. Baba adayları da ağızlarını hamile eşin karnına dayayarak ve her gün düzenli olarak belli bir sözcükle doğacak bebekle ilişki kurdukları tak dirde, doğum sonrası çocuk, sesin sahibini hemen tanıyarak ona güvenle yönelecektir.
yüklü xanımların dikkatine.:)))
elimizden geldiğince stresi az bir yaşam ritmi ve orta mı yaratmamız gerekmektedir. Kalp atışlarımızın düzenini sık sık bozan yaşam biçimleri, bizimkinden de fazla çocuğun yaşamını etkilemektedir. Alışık olmadığı kalp atış ritmini bulamayan çocuk daha ana karnındayken kendini güvenlikten yoksun hissedecek; korku ve panik doğacakur.
Bin yılların dene vimi içerisinde anneler görmüştür ki, sol kolları üzerine yatırılanı bebekler daha çabuk sakinleşmektedirler. Bunun, annenin kalp atışlarının sesiyle doğrudan bağlantılı olduğu artık bilinmektedir.
biyolojik evrim aşamalarını ana karnında tekrar ederek dünyayla tanışan insan, sanki doğumdan sonraki gelişim sürecinde de insansı atalarımızın evrim tarihini yaşatmak ister bize. Doğumdan bir süre sonra emeklemeye başlayan bebek-insan, daha sonra arka ayaklanı üzerine kalkarak elin özgürlüğe kavuşmasının yolunu açar. Nesnel dünyayla doğrudan ilişkiye geçen çocuk-insan elleri aracılığıyla bilgi ve becerisini artırmaya başlar. Ellerinin özgürlüğünü kazanan insan sadece doğaya karşı özgürlük alanını genişletmekle kalmayıp, aynı zamanda, ilk toplumsal çevreye (anne, baba, vb.) karşı da bağımlılık ilişkisini daraltır.