Hastayım şu dilberin mücevher göğsüne,
Nasıl çalıyor ah aşığın kalbini, nasıl mecnun ediyor,
Parıldayan yağmur tanesi dişleri gülümseyince,
Öptürmüyor kimseye, cimrilik ediyor.
Ama sonunda güzelim ağzının kölesi oluyor!
... yolculuk esnasında kahvaltıyı bir köyde, akşam yemeğini başka bir köyde yiyorduk. On gün gittik, Kancanfú şehrine vardık. Burası geniş bir vadiye kurulu, her yanı bahçeyle çevrili, cok güzel ve büyük bir şehir. Sanki Dımaşk'ın Gûta'sı!...
Adı Demûrhan'dır.
Onda hayır yok.
Bu şehri (Balıkesir) kuranda babasıdır.
Bu meymenetsiz oğul zamanında şehir gelişmiş ve nüfusu çoğalmıştır.
İnsanlar onun dünya görüşünü takip ediyor.
Onu gördüm. Bana ipekten mamul bir giysi gönderdi.