düş düşe uğultular …
Kendisi ile karla karışık kitabını beraber değerlendirme fırsatı bulduğumuz yazarımız, her ne kadar bu kitabı acemilik eseri olarak görse de benim adıma okuması keyifli ,naif bir aşk hikayesi oldu.Kitabın baş kahramanı Fikret. Bir oyun esasında ,ilk başta oyunun perdeleri ve diyalogları karşılıyor.Sonrasında Fikret’in namı diğer Reis’in iç dünyası , aşkı ve gelgitleri ile devam ediyor hikaye.Oyunu izleyenler bu ne biçim oyun diye de eleştiriyor uzun uzun Fikret’in aşkını dinlerken, okur ile arasında bağ oluşturuyor bu eylem, bu böyle bir eser der gibi aslında yazar.Farklı bir tarzı var ,oyun sahnesiyle başlayıp rüyalara uzanan.Anlatım dili güzel sıkmadan ilerliyor , merak uyandırıyor.Bu kitabın en sevdiğim kısmı Fikret’in Şeyda’yı sevme biçimiydi , tamamıyla gerçek duygularıyla.Sevdiği için vazgeçtikleri, yıllar sonra oğlu ile karşılaşması ve oğlunun onu bu sevgi için baştan affetmesi güzel ayrıntılardı.Aslında bu bir oyundu ama sonlara doğru oyun olduğunu unuttum hikaye gelişti bambaşka bir yöne evrildi.Kitabın sonunda da okuru güzel bir sürpriz bekliyor.Yazarı tebrik ediyor, bizleri çok güzel eserlerle buluşturacağına canı gönülden inanıyorum.
