Düş ve Duâ
Yağmura, Nisana ve yaşıma aldanıp,
Uçurumları kıyı sanarak,
Ve dağlar erişilmeyince acı verir
Sözünü unutarak
Kâf Dağına gitmek istedim...
Irmak inadıyla yürüdüm uzaklara...
Bir derviş olup, yürüdüm uzaklara...
Yanıldı denektaşım geriye döndüm
Kutsal Sözler Panayırı'na sığınıp
İpeksi bir sessizliğe büründüm;
Bir hayat, mahcup ve duru
Tanrım, gülleri
Ve sessiz harfleri koru...
Gökten zembille inen sadece aşktır!
Ve ölüm daha şık durur bronz bir tende.
Her dâim sıfır kilometre bir gün var önümüzde,
Gir ve ortalığı karıştır...
Âh diyorum, âhı bilir misin sen?
Dünyâ dedikleri gömgök bir yatır
Nereden bilmiş beni, röntgeni icat eden?
Otuz yıl yaşadım elde var sıfır.
Git ve körünü öldür, bitsin artık nazları
Şöförlerin kurşunlaması gibi birtakım tabelaları
İştah kabartan ne varsa iste onları
Vurmak, her insana yakışır...
Dünyâ küçük demişlerdi, nerdesin?
Kuyruğunu bırakması gibi bir kertenkelenin
Kim böyle orta yerde bırakır,
Ve yazmaz birkaç satır?..
Bana günahtır, :))
Nereye gidersem orası senin yurdun.
Çünkü aklımdan çıkmıyorsun...
Şu ırmağın aynısından bende var!
Uzak şehirler çeker de beni,
Ben beni kandıramam.
Canıma dadanan acı
Okşar beni eliyle,
Aldırmam!
Ve derim ki;
Tanrım!
Kör bir çocuk rüyâsında ne görür,
Bildiği ne var ki
Karanlıktan başka?..
Hangi mevsimdeyiz böyle
Paletimde renkler kaskatı?..
Oysa durmadan boyamalıyım, hiç durmadan,
Renklerini yitirmiş hayatı!
Mevsimlerden keder mi, söyle?..
Dinle! ruhumun yatışmasını bekleyemem,
Gitmeliyim ve giderken
Bakmamalıyım gözlerine hayat denen fakirin.
Su içtiğim ellerden
Bana bir pişmanlık gelsin istemem...
Dinle! hatırladıkça üzüyor beni,
Geri çekilirken yaktığım rüyâ,
Mevsimlerden keder mi söyle,
Ne giysem yakışmıyor uçurumlardan başka,
Dağıtamıyor hiçbir güneş ruhumdaki sisi?..
Ve ben hâlâ, yarın güzeldir diyorum,
Kalmasa da albenisi...
'İnsan gönülden ibarettir. Gönül ise bu âleme ait değildir.'
O halde, işlerin en muhteremi, bir gönüle dokunmak olmalı. Ağlayanı güldürmek, düşeni kaldırmak, darda kalanı ferahlatmak. Bir de bu:
Sevdiklerimizi sevindirmek. Bütün bunlar, bir başkasından ziyade kendimize iyilik etmektir. İnsanın, evvela kendisine iyiliğinin dokunmasıdır.
Diyelim: Parmaklarımızla dokunmadan alabileceğimiz şeyler sınırlıdır. Gönül ve duâ, işte bunlardandır.