Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Ilaria Tuti
Ilaria Tuti Yorumları ve İncelemeleri
Ilaria Tuti yorumları ve incelemelerini, Ilaria Tuti kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Ilaria Tuti puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Öncelikle Cehennem Çiçeklerine göre okumaya daha rahat başlayabildim. Çünkü yazarın dilini ve neler karşıma çıkaracağını biliyordum. Tuti hikayeyi birçok yönden ele alarak yazıyor. İlk kitabı okurken bir anda farklı bir hikayeye geçiş yapınca ne olduğunu anlayamamıştım ama şimdi okurken acaba nerede karşıma çıkaracak diyordum. Cehennem Çiçekleri çok gizemliydi, belirsizdi ama Uyuyan Peri cevabını söyleyen bir bilmece gibiydi. Çok beğendim. Uzun zamandır fantastik okuyordum ve artık polisiyeye dönmek istiyordum. Cehennem Çiçekleri ve Uyuyan Peri bu amacım için ideal seçimler oldu. İki kitapta büyüleyiciydi ve korkutucuydu. Karakterleri çok sevdim. Aile, annelik, arkadaşlık kavramları o kadar güzel işlenmiş, karakterlerle tamamlanmış ki kitabın bitmesini istemedim. Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum..
Çok beğendim. Kitabın ilk başlarında (sayfa 50'ye kadar) biraz sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Ancak olaylar geliştikçe kitabın akıcılığı, karakterlere olan sevgim, olaylara karşı hakimiyetim, kurgunun bütünlüğü kesinlikle değişti, güzelleşti. Gerçekten bu kitabın neden o kadar çok sattığını şimdi anlıyorum. Çok başarılıydı. Kitabın en sevdiğim yanı, kurgusunun bütünlüğü oldu. Öyle güzel yazılmıştı ki, kesinlikle polisiye severlere tavsiye ediyorum. Gerilim ve korku sayfanın arkasındaydı. Yazarın gerçek bir hikayeden esinlenmiş olmasını çok sevdim. En yakın zamanda ikinci kitabı alacağım.
İtalya'nın yeşilliği ile bilinen ucsuz bucaksız Traveni ormanında bir gün gözleri oyulmuş bir ceset bulunur. Dedektif Teresa, ekibiyle bu olayı araştırdıkça sıradan bir katille uğraşmadıklarını anlayacaktır.
Bir insan neden katil olur? Biraz düşündüğünde bunun kişinin geçmişiyle ilişkilendirmesi zor değil. Hadi ama okur, yazar bizi sence tipik kedi fare oyununa daveti mi çıkarıyor sanıyorsun?
Biraz daha düşünelim; bu katil sıradan biri değil. Onun aslında doğduğundan bu yana ismi bile konulmamış, onun ne bir annesi ne bir babası olmuş. Bir denek olarak büyüyen bir adamdan bahsediyoruz. Okuma yazmadan tut mimik bile kullanmaktan aciz bir kişi dersek sanıyorum gözünde katilimizi daha sempatik hale getirebilir.
Kısa bölümleriyle akıcılığı bir an olsun elden bırakmayan yazar, son ana kadar "neden" sualini sorgulatacak sana.
Uzun zamandır okuduğum sona en iyi bağlanan polisiyelerden biriydi. Hal böyleyken tavisiye cümlesine pekte lüzum yok gibi, ne dersin?
#cehennemçiçekleri #ilariatuti #portakalkitap
Baştan sona çok etkileyici bir hikaye okudum.Her ne kadar bir polisiye gibi görünse de aslında çok daha fazlası.Bir zamanlar çocuk olan bugünün canavarlarının; çocuk masumiyetini nasıl bozduklarını okurken tüylerim ürperdi.Üstelik buna benzer vakalar gerçekte de yaşanmışKatile bu kadar üzüldüğüm başka bir kitap olmamıştı.Elimden bırakmadan okudum.Sizin de okumanızı mutlaka tavsiye ederim.Güzel ve benim için çok özel bir kitaptı
Muhteşem bir kurgusu var. Tek kelimeyle harika!.. Polisiye romanları uzun süredir okuyorum. Jo Nesbo ve Grange’dan sonra okuduğum en kaliteli polisiye romandı. Ilaria Tuti, mükemmel bir iş çıkarmış.
Alpler’de bulunan bir cesetle başlayan kitap, kahramanımız Komiser Teresa Battaglia ve genç müfettiş Massimo’nun önderliğindeki cinayet büro ekibinin araştırmalarıyla ilerler. Spoiler olmaması için burada kesiyorum konuyu. Fakat kurgu ve üslup konusunda çok başarılı…
Polisiye romanları sevenler için mutlaka okunması gereken bir kitap..
Cehennem Çiçekleri bir İtalyan polisiyesi... Seri cinayet izlenimi veren ancak çocukça bir kurgu ile işlenen ve katil profiline uymayan unsurları da içinde barındıran bir dizi olay; ıssız ve içine kapalı bir İtalyan sınır kasabasının gündemine giriverir. Başkomiser Teresa Battaglia konuyu çözmeye çalışırken bir yandan da ekibine yeni katılmış acemi bir dedektif olan Massimo Marini'yi eğitmeye çalışmaktadır. Zaman içinde olaylar öyle bir boyut kazanır ki, esas ve yardımcı dedektiflik rolleri silinme eşiğine gelir. Bir kadın dedektifin, kendi geçmişi ile de yüzleşmesi anlamına gelecek içsel bir yolcuğu da barındıran, heyecanlı bir kitap. Yer yer İtalyan Alplerinin detaylı betimlemelerinden sıkılmış olsam ve romandaki çocuk, analık vb yüceltimleri bana fazla romantik gelse de, kitap polisiye ağırlığını yitirmeden finale varabiliyor. Farklı ülkelerin polisiye eserlerini tanıma çabamda, beğenerek okuduğum bir kitap oldu. Polisiye severlere tavsiye ederim...
360 syf.
7/10 puan verdi
Konu ve olay örgüsü oldukça iyiydi. Geçmiş ve günümüz şeklinde epey öncelere inen bir anlatımı var. Ama polis kısmına gelirsek karakterlerin özellikle Terasa ve Marini (ki geneli böyleydi ama)kitaba yansıyış şeklini beğenmedim. Bu karakterleri daha ciddiyetle anlatarak ilerlemiş olsaydı puanım daha yüksek olurdu. Çünkü olayı benim açımdan basitleştirdi. Sonlara doğru biraz sıkıldım. Çok iyi değil,çok kötü de değil,ortalama bir kitap benim için.
10/10
Öyle bir yaratık ki Çıplak elleriyle göz oyan deri yüzen ve dahasını yapabilecek olan şey… katil diyemiyorum çünkü amacı öldürmek değil sanırım yaratık demek en doğrusu peki böyle bir yaratığı anlamak ister mi insan empati duyabilir mi acıyabilir mi haline? Ne olursa olsun merak eder mi acaba ne yaşadı da bu hale geldi diye kitap okumadan önce umrumda olmazdı herhalde ama okuduktan sonra çok farklı düşündüm o yaratığa karşı ne hissedeceğimi kestiremiyorum beni derinden etkileyen bir kitap oldu ve gerçeklik payı olabildiği için ekstra etkilendim. Yazarın ve kitabın beklenen ilgiyi kesinlikle görmediğini düşünüyorum bence kapak seçimi ve kitabın ismi içerik ile çok bağdaşmıyor sanırım kitabın kapağı kendisini çok satmıyor. Dusunmeden almis oldugum Bir kitaptı başlarken de şans eseri elime aldığım bir kitaptı. cok da ertelemeden okuduğum için kendimi şanslı hissediyorum aslında bu kitabi sevmek değilde üzerimde bırakmış olduğu his hayranlık uyandırdı demek daha doğru olur. Sıradan bir cinayet kitabı olduğunu düşünmüyorum bir katil bir kurban ve aranılan deliller sorgular vs değil insanın ruhunun derinliklerinde yatan o Gizemi, yalnizligi, aciyi, sevgisizligin ve sonuclarini ortaya çıkaran bir kitaptı. Yazar dunya tarihin de bilim icin bir insanın ne kadar vahsilesebilecegini vicdansizlasabilicegini ortaya koymus. Kitap Umarim hak ettiği değeri görür.
Herkese tavsiye ediyorum. İyi okumalar.
Uyuyan Peri ve Kadın
Az önce okuduklarıma inanamıyorum adeta. Hafif hissediyorum, sonunda her şeyi anlamış ve kavramış olduğumdan. Rüyadaymışım gibi hissediyorum, yazarın - benim için en azından- ustalığına karşı olan hayranlığımdan.
Romanın 420 civarı sayfada kendini okutması ve hep okuru düşünceye sürükleyecek sözler ve olayların olması ve hiç sıkmadan ilerlemesi,
Ana kahramanımız oldukça başarılı bir dedektif olan Başkomiser Teresa'dır. Kendi halinde bir kasabada işlenen korkunç bir cinayetle büyük bir gizemin ortasına düşer. Bir seri katille karşı karşıya olduğunu sanır ve ona göre operasyonunu yönetir peki sahiden de karşısındaki kişi düşündüğü gibi biri midir? Kitapta gizli.
İlk olarak hikayeye giremez gibi olsanız da 50 sayfadan sonrası su gibi akıp gidiyor ve gerçekten de yolun sonunda Teresa ile nereye varacağınızı merakla bekliyorsunuz. Sadece bir polisiye bekliyorsanız yanlış adres diyebilirim. Kitapta başlarda gerilimin de hakim olduğu, ilerledikçe ise dramın ve psikolojik unsurların ortaya ağırlığını koyduğu görülüyor. Olaylara oldukça farklı noktalardan bakmanın gerekliliğini ve insan olmanın temeline dair düşünceleriniziw sorguluyorsunuz. Farklı bir polisiye okumak isteyenlere tavsiye ederim.
Herkese merhabalar...
Bugün sizlere bir #polisiye kitabı ile geldim.
İşleyiş ve konu olarak çok başarılı ve sizi ipuçlarını bulmak için inanılmaz heyecanlandıran bir kurgu...
Üstelik başkomiser bir kadın...
Başarılı, akıllı ve iş çözen bir kadın.
Tabi bu olayları çözerken bir takım hastalıkları gün yüzüne çıkar.
Ama bu hastalığın da aslında bu olaylarla ilgisi olduğu daha sonra ortaya çıkacaktır.
Başkomiser Teresa Battaglia ve ekibi bir haber alır.
Bir erkek ceseti bulunmuştur.
Öldürülen erkek ceseti çırılçıplak soyulmuş ve yatırılıp gözleri oyulmuştur.
Etrafına ise ona yabancı bir hayvan yanaşmasın diye kapanlar kurulmuştur.
Çünkü katil polislerin onu böyle bulmasını istemiştir.
Ekip hemen araştırmaya başlar.
Bugün ekibe yeni katılan biri de vardır.
Massimo ilk günden daha bir pot kırar çünkü o başkomiserin bir kadın olduğunu bilmemektedir.
Ona güvenip güvenmemek konusunda ise arada kalır.
Cinayette kullanılan detaylar ve verilen mesajlar hiç de iyi yöne doğru gitmemektedir.
Teresa ve ekibi bu olay ile ilgilenirken başka bir olay daha yaşanır.
Daha sonra ise bir bebek kaçırılır.
Arada ki bağı kurmak ve olayı aydınlatmak ise bu ekibin işidir.
Söz konusu Teresa olunca ise hep bir adım öndedir.
Sadece polisiye olarak değil de okura farklı mesajlar da veren sakin ve düz giden bir kitaptı diyebilirim.
İçimiz de olan çocuğu ve saflığın gün yüzüne nasıl çıktığını da bu kitapta bulabilirsiniz.
Cehennem çiçekleri, ılaria Tuti
Uzun zamandır bu kadar akıcı bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum . 360 sayfayı bir günde bitirdim . Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen konuyu çok güzel işlemiş . Hiçbir şeyi yarım bırakmamış . Bölümleri uzun tutmamış . Bu da bizim sıkılmamızı engelliyor . Psikoloji ve polisiyeyi çok güzel harmanlamış. Biz sadece katilin işlediği cinayetleri okumuyoruz . Katil nasıl olunur bunu okuyoruz . Ters köşe yaptığı zamanlar oldu yazarın. Yani sonunu tahmin edemiyorsunuz . Konusuna gelirsek olaylar İtalyan Alplerinde geçiyor . Ormanda gözleri oyulmuş bir ceset bulunuyor . Bu cinayeti çözmek ise Başkomiser Teresa Battaglia ya düşünüyor . 60 yaşlarında bir taraftan hastalıkla uğraşan bunu kabullenmeye çalışan bir kadın . Aynı zamanda taş gibi sert bı o kadar içi pamuk gibi olan bir kadın . Empati yeteneği olan bir polis . Kitabı bitirdiğinizde katil kelimesinin üzerinde bir süre düşüneceksiniz . Buna eminim . Ayrıca kitap seri olacak . Anlayacağınız gibi Başkomiser Teresa ile daha çok karsilasıcaz. Bu kitapta yavaştan polisin hayatına değiniliyor fakat hep üstü kapalı bilgi veriyor yazar . Serinin devam kitabını 'uyuyan peri ' yi en kısa zamanda almak istiyorum . Kendime yeni bir polisiye yazar bulduğum içinse çok sevindim . İyi okumalar.
Cehennem Çiçekleri || Kitap Yorumu
•
"Çocuklar. Her biri ölüm ve umudun bir arada olduğu bir döngünün bir parçası gibi. Hayatta kalan, mücadele eden, her şeye rağmen seven çocuklar."
•
Selamlar! Bugün size biraz arada kaldığım bir kitap ile geldim. Aslında psikolojik tahlillerini sevdiğim ama bazı kısımlarda polisiyesinde şüpheye düştüğüm bir kitaptı. Sanırım ilk başta yazarın kalemiyle alakalı bir sıkıntı yaşadım. Ben polisiye türünde kaleme çok önem veriyorum ve akıcılık benim için en önemli unsur oluyor, ama Cehennem çiçeklerinde bu unsuru bulamadım. Kitaba 50. sayfadan sonra elbette alıştım ama bir noktada gerçekten gitmedi ve buna inanılmaz üzüldüm. Durgundu. Karakterlere gelirsem, baş karakter huysuz ama mesleğinde başarılı, Teresa. Bana kalırsa, yazarın bu hastalıkla bize sunduğu bir karakterin neden dedektif olduğu sorgulanmalı. Çünkü unuttuğu kısımlarla akıcılığa büyük bir darbe indiriyor ve kitabı size unutturuyor. Kitapta gerçekten merakla okuduğum tek yer katil ve onu arayanların ona karşı sergilediği tavırdı, burada da psikolojik tarafı giriyor devreye ve bunu sevdim. Ama kalem ve baş karakter konusunda kitap, beklentimin altında kaldı. Kitaplar ve sevgiyle kalın! Diğer yorumlarımda görüşmek üzere.
·
Puan vermedi
Ilaria Tuti- Cehennem Çiçekleri
Ilaria Tuti'nin 14 farklı dile çevrilmiş, bir polisiye romanı olmasına rağmen, okura insan olmak, çocuk kalmak ve sağlık üzerine düşündürdüğü, aynı zamanda akıcı bir kurguyla insanın elinden bırakmayacağı bir kitabı. Kitap konu olarak, İtalyan Alplerinin ortasında, yaşlı ormanın içinde gözleri oyulmuş bir ceset
Etkileyici bir polisiye..
Kitabın konusunu anlatmaya gerek duymuyorum, zaten polisiye sever insanlar mümkün olduğunca hiç bir şey bilmeden kitaba başlamayı daha çok severler ben gibi.
Kitabın havasına gelecek olursak, olayların geçtiği coğrafyayı çok iyi yansıttığını düşünüyorum. Alpler ve insanın kişiliğine kadar işleyen soğuğu okurken bana hissettirdi. Küçük köylerin kokuşmuş, çarpık ahlakı üzerine olan analizleri de çok iyiydi. Ayrıca karakterler gayet özenli yazılmış, her birinin ruh halini çok net anlayabiliyorsunuz.
Kitabın kurgusu Tanrı bakış açısı kullanılarak bir çok kişinin bakış açısından anlatılıyor. Başta adapte olmakta zorlansam da daha sonra olaylar heyecanlandıkça bu halinin daha dinamik bir kurgu sağladığını gördüm ve bende alıştım.
Finalden memnunum ancak açıklanmayan bir kaç şey kaldığı için eksik hissettirmişti. Sonra yazar hakkında bilgi verilen giriş bölümünü okuyunca baş kadın karakterimiz olan Komiser Teresa'nın Holmes gibi tasarladığını ve bu kitabında bir serinin ilk kitabı olduğunu öğrendim. Kitap kendi içinde gizemleri çözülerek final veriyor yanlış anlaşılmasın sadece karakterlerin geçmişleri hakkında gizemli kalan şeyler var. Bunları da sanırım çıktıysa eğer devam kitaplarında Teresa karakterinin başka cinayetleri çözdüğü sırada öğreneceğiz.
Sonuç olarak güzel bir psikolojik polisiye romandı. Türü sevenlere öneririm.