1907'de Bingazi'de doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi (1927). İki yıl hâkimlik stajından sonra hukukla tüm ilişkisini kesti. Misafir öğrenci olarak üniversitede felsefe derslerini izledi. Aynı dönemde Galatasaray Lisesi'nde tarih-coğrafya öğretmenliği yaptı. Öğretmenliği sürgünlüğe dönüşünce istifa etti. Yaşamının sonraki 50 yılını yarı yeraltında, hep saklanarak geçirdi. Hiçbir işte çalışmadı. Adresi en yakınları için bile meçhul kaldı. İlişkide olduğu insanlar için "şair"di. Hiçbir şiirini yayımlamadı. 1950'li yıllarda resim çevresinde, o dönem için yeni olan "abstre" akımına ilgi duyan genç sanatçılarla "meslekten" denecek düzeyde yakın ilişki kurdu. Tüm dostluklarını tek taraflı olarak terk etti. İflah olmaz asi, kuruntulu, korkak, daimi şık ve daimi münzevi olarak yaşadı. 50 yıl boyunca arada bir dile getirdiği, sürekli tasarladığı intiharı, 17 Mart 1991'de gerçekleştirdi. Söze dökmeksizin buyurduğu son isteği şiirlerinin değerlendirilmesiydi. Elyazmaları Fransız Ulusal Kütüphanesi'ndedir.
Karanlığa Kaçış,
Gizleniş . . .
Bir akşam bizde, Emil Galip'in de bulunduğu bir toplantıda, otuz beş seneden beri tek başına sürdürdüğü yaşamının dönüm noktası olan olayı ve gizlenmesinin başlıca nedenini şöyle anlatmıştı.
Olay 1933 senesi Temmuz ayında, Atatürk'ün Galatasaray Okulu'nu ziyareti sırasında geçer.
Ulu önder ardında
Temmuz 1933'te yıl sonu sınavları sırasında Atatürk'ün maiyetiyle birlikte Galatasaray Lisesi'ni teftişi, bir bakıma İlhan Şevket'in hayatındaki asıl kapanmayı ve kopuşu getirecektir.
Karşılama sırasında okuldaki bütün görevliler el pençe divan durup el etek öperken İlhan Şevket, Atatürk'ün elini sıkmakla yetinir. Çevredekiler ve "görevliler"in dikkatinden kaçmaz tabii bu. Atatürk'ün de. Onun sınıfına girer ve yedi saat boyunca çıkmaz. Çünkü, "Muallim Bey, bir soru da siz sorun talebenize" dediğinde, İlhan Şevket yönetime ilişkin görüşlerini soru haline getirip yöneltir öğrenciye, "Diktatörler ... " diye başlar söze.
Bir kez daha mimlendiği açık. Galatasaray Lisesi'nden başka bir okula sürülüyor hemen. "Tenzili rütbe" niteliğinde peş peşe tayinler: Vefa, Darüşşafaka, Çarşamba Kız Lisesi derken, Yozgat'a sürülüyor. Her ne kadar raporlar alıp Yozgat'a gitmese de T. C. Kültür Bakanlığı Zatişleri Direktörlüğü'nün 19.8. 1937 tarih, 8160 sayılı yazısı durumu özetliyor:
Üç senelik sicil vaziyetiniz direktörler komisyonunca tetkik edildi. Bu vaziyete nazaran bu yıl terfinize imkân görülememiştir. Önümüzdeki ders yılı içinde sicilinizi müsait bir duruma getirecek çalışmalarınızı beklerim.
Mesaj alınmıştır, istifa ediyor öğretmenlikten.
Bundan sonrasında resmi hiçbir kurumda adına, kaydına rastlanmayacaktır.
Sonsuz kaçışın adamı, 40 yıl boyunca uzun intiharını planlayan ve 55 yıl boyunca işsiz olarak yeraltı hayatını sürdüren gizemli bir şairin marjinal hikayesi ve seçme şiirleri. Hayattayken hiçbir şiirini yayınlamaz. O istemedikten sonra kimse onun yerini bulup kendisine erişemez. Hakkında örnek iki anekdot; İlhan Şevket Galatasaray Lisesinde öğretmenlik yaparken, Atatürk okulu ziyaret eder. Herkes el etek öperken İlhan Şevket sadece elini sıkar Atatürk'ün. Atatürk merak eder ve dersine girer; tam 7 saat dersten çıkmaz ve 13 tane kahve içer... hikayenin devamı çok daha ilginç ama kitaptan okunması gerek bence. İkinci bir hikayesi: İlhan Şevket 85 yaşını görmeyeceğim der ve bir gün arkadaşına şöyle açıklar: "Merak etme, evini fazla işgal etmeyeceğim, buna hakkım da yok. Bak buraya şunu koyuyorum, 600 sayfa... Her gün bundan bir sayfa çevireceğim, bittiği zaman da ben gideceğim..." Bu Fransızca, eski bir sözlükmüş. 85 yaşına basmadan bir gün önce gider. İntiharından sonra evde kişisel eşyası arasında yer alanlar arasında en dikkat çekici bulduğum şey: II.Dünya Savaşı yıllarında karneyle verilen kara ekmeklerden bir parça; üstüne kendi el yazısıyla "1943 yazı/İstanbul" ibaresini kaydetmiş.
Ah dostum bu son raks beni fazla yaralıyor
Kleistin Türk versiyonu
84 yıllık bir hayat 50 yılı Jan valjan gibi kacak
yakılan bir roman ve intiharıyla geride bıraktığı dört şiir defteri
Kapıya çağırdığı gence al şu bin beş yüz lirayı defin işlerine yeter artaniyla kız arkadaşınla yemek yersin der
Müziğin son sesini açar ve 84 yıllık hayatına son verir
Halit Aslan