Ulan kahpe, dedi, otuz papel saymışım bir geceliğine, senin ananı bellerim...
«Eğer dedim, kılıma dokanırsan, kendini ölmüş bil.. Kocama seslendi. O da gelip iki kollarımdan tuttu. Sille tokat, yatırdılar beni yere... Sonra kocam kayboldu ortadan.. Evimize bir de varlık çöktü çökmesine.. Her pakette, ekmeğiydi, soğanıydı... Ama üçüncü müşteri kapıdan girer girmez dineldim, kocam gözlerini ağarttı, üstüme yürüdü. Kenarda ekmek bıça duruyormuş. Kaptım, salladım. Gırt-lağına rastlamış, kocaman yarık açılıverdi. Kafa arkaya
düştü, deprendi kaldı. Ötekisi çoktan kaçmıştı. Bıçakla peşine düştüm. Karanlık ormanda yarım saat koştum, kurtardı kendini it...
«Dizlerimin bağı kopmuş, çalılıkların arasına yığılmışım. Gözümü açar açmaz yekindim. Köye doğru yürüdüm. Bıçak elimdeydi. Üstünde kanlar kurumuştu. Ne düşündüysem, derede iyice yıkadım, eteğimin tersiyle temizledim. Belki inkâra sapmak ümidim vardı. Belki babamdan korkmuştum. Anam yüzümden ürkmüş. Sen bir şey yapmışsın, amanın yetişin komşular, diye seslendi. Babam da çıktı, geldi. Yere diz çöktüm, ayaklarına kapandım, olanı biteni anlattım. Bıçak şalvarımın arasındaydı. Tekmikle itti beni... Yıkıl kahpe dedi, geçende de böyle bir yalan uydurmuştun. Aslını diğnedim. Sen soycak fahişesin. Durmadan yalan uydurur, sonram bildiğini işlersin. Git, hapishanelerde sürün, defol karşımdan, dedi. Dizlerimin üstünde kalkındım. Ne olduğunu bilemedi, karnının ortasına gömüverdim bıça ğı. Çürük ağaç gibi devrildi deyyos.. Buldu orospu kızının elinden cezasını...