Bir gün Ebu Osman'ın üzerine bir damdan bir leğen kül döktüler.Elbisesini temizleyip şükür etti. Ona: " Bu şükür edilecek birşey mi?" dediler. Dedi ki, ateşe müstehak olupta kül ile idare edilen kimse şükretmeye müstehak değil mi?
Şeriat ehlinin, ruhun hakikatini bilmeye işaretleri olmadığı için, din yolunun başlangıcında yine bu işe başlayanlar için onu bilmeye lüzum yoktur. O safhada lazım olan mücahadedir. Bir kimse şartlarına uyarak, rükunlerini yerine getirerek mücahade yaparsa, şüphesiz hiç kimseden işitmeden onun kalbi ruh marifetine sahip olur. Zira ruh marifeti, mücahededen sonra hasıl olan Allahu Teala hidayetlerindendir. Nitekim Kuranı Kerim'de "Ama bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette yollarımıza eriştireceğiz."(Ankebut/69) ayetiyle işaret buyurulmuştur.
Lokman-ı Hekim şöyle demişti; " Oğlum! Uykuda ve yemekte ölçüyü kaçırma. Çünkü çok yiyip çok uyuyanlar; kıyamet gününe, salih amel yönünden eli boş varırlar."
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor;
" Bana getirilen salat-ü selam, sırat köprüsü üzerinde ışıktır, Cuma günü seksen kere salat-ü selam getiren kimsenin geçmiş seksen yıllık günahı affedilir."
Hasan el-Basri'ye (r.a); "Cimrilik nedir? diye sorarlar,O da; "İnsanın malının zekat olarak verdiği kısmını kayıp, elinde kalan kısmını şeref saymasıdır."