İsmail Özcan

Günümüz Müslümanı İçin Din Kültürü yazarı
Yazar
Editör
7.5/10
27 Kişi
153
Okunma
3
Beğeni
1.956
Görüntülenme

En Eski İsmail Özcan Gönderileri

En Eski İsmail Özcan kitaplarını, en eski İsmail Özcan sözleri ve alıntılarını, en eski İsmail Özcan yazarlarını, en eski İsmail Özcan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
144 syf.
5/10 puan verdi
Ünlü düşünürlerin,devlet adamlarının,yazar veya şairlerin mizahi yönlerinin ele alındığı çerez niteliğinde bir derleme.Okurken sizi bolca gülümsetebilir.
Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler
Tarihten Günümüze Espri ve Fıkralarıyla Ünlülerİsmail Özcan · Ensar Neşriyat · 201540 okunma
Değerli edebiyatçı Abdülhak Şinasi Hisar, çok nazik bir insanmış. Hiç kimseye "sen" diye hitap etmezmiş. Kardeşiyle bile "siz" diye konuşurmuş. Süleyman Nazif, Abdülhak Şinasi Hisar’ın ağzından hiç sen lafı çıkmadığını görünce biraz da alay olsun diye sormuş: Yahu Abdülhak Şinasi, sen zaman zaman Paris’e gider orada kalırsın. Acaba orada Sen (Sein) nehrine de mi "siz" nehri diyorsun?
Reklam
Süleyman Nazif e bir gün, Abdullah Cevdet’in nasıl bir adam olduğu sorulmuş. Süleyman Nazif bu soruya "Çok samimi adamdır, sîretini suretinde taşır." diye cevap vermiş. (Abdullah Cevdet’in, çiçek bozuğu suratı sebebiyle çirkin bir görünüşü varmış. İçinin kötülüğünü dışına da yansıtmıştır, demek istemiş.)
Süleyman Nazif in oğlu Sait Nazif, çocukken babasına sormuş: — Baba, Fransızca’yı sen mi iyi bilirsin, yoksa Victor Hugo mu? Süleyman Nazif, oğlunun gözündeki değerini yitirmemek, Victor Hugo’nun da hakkını yememek için şöyle cevap vermiş: — Victor Hugo Fransızca’yı benden iyi bilir; ama ben de Türkçe’yi ondan iyi bilirim.
Mehmet Akif in Beylerbeyi’nde, dostu Mithat Cemal Kuntay’ın da Çapa’da oturduğu yıllardaki bir kış günü Akif, M. Cemal’i evinde ziyaret etmek üzere söz vermiş. Fakat tam belirlenen ziyaret gününün gecesinde yoğun bir kar yağmış ve bütün İstanbul beyaz örtüyle kaplanmış. Karla birlikte ortaya çıkan fırtına, şehir içindeki deniz ve kara trafiğini âdeta felç etmiş. Bırakın Beylerbeyi’nden Çapa’ya gitmeyi, aynı mahallede evden eve gitmeyi bile zorlaştırmış. M. Cemal, böyle bir havada Akif in gelmesinin imkânsız olduğunu düşünerek kendi işlerine dalmış. Öğle ile ikindi arası bir saatte ve gün içinde ilk defa olarak kapı çalınmış. M. Cemal kapıyı açtığında soğuktan bıyıkları donmuş, üstünde biriken karlarla canlı bir kardan adama dönmüş vaziyette Akif’i görünce tam bir şaşkınlığa uğramış. Hemen Akif’i içeri alıp biraz rahatlattıktan sonra sormuş: — Üstadım, ulaşımın felce uğradığı, insanın evinden dışarı çıkmaya korktuğu böyle bir havada niçin geldin? Gelmemen için geçerli mazeretin vardı. Verdiği cevap Akif’in ne kadar prensip sahibi olduğunun, iyi yetişmiş bir Avrupalıyı bile hayran bırakabilecek bir dürüstlüğün belgesidir. — Gelmemem için tek bir şey geçerli mazeret olurdu: Vefat etmem!..
Ahmet Haşim, keyfi yerinde olduğu zaman güzel espriler yapabilecek zekâ ve zarafete sahip bir entelektüeldi. Bunun çok örnekleri görülmüştür. Çağdaşı, yazar ve şair Sahabettin Süleyman kendisine bir gün şöyle demiş: — Haşim, biliyor musun, birkaç gündür kafamda önemli bir fikir saklıyorum. Ahmet Haşim şu görüşü açıklamış: — Aman, onu daha fazla tutma! Zavallı tek başına kim bilir nasıl sıkılır?
Reklam
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.