Öncelikle Türkiyede bilim üzerine bir kitap yazmak hem yazar hem de yayınevi için risklidir. Zira millet olarak bilimsel gelişmelere karşı oldukça mesafeliyizdir. Bu sebeple hem yazarı hem de yayınevini bilim içerikli bir kitap yayınladıkları için tebrik ederim.
Kitabın ismi ve konusu insalığı bekleyen tehlikeler olsa da ancak bu konulara kitabın yarısından sonra girebilmiş yazar. Kitabın ilk yarısı kuantum mekaniği, karşıt madde, uzay/zaman, karanlık madde, ışık/foton, paralel/çoklu evrenler üzerine.
Bunların hepsi benim ilgi alanıma girmesine rağmen benim kitaptan asıl beklentim insanlığı bekleyen tehlikelere dair tezler ancak 125. sayfadan sonra karşıma çıktı.
Bundan sonra da hızlı bişr şekilde söz konusu tehlikeleri anlatmaya başlıyor. Tabi ki görünen en büyük tehdit, yapay zeka. Insanın daha zeki ve sonsuza kadar yaşama isteği yapay zekaya olan ilgiti arttırıyor. Burada asıl tartışılması gereken insana gerekenin daha fazla zeka mı yoksa daha fazla doğaya uyuma mı ihtiyacı olduğu.
Yazar daha sonra diğer tehlikelere giriyor, elektromanyetik alanlar, kutupların yer değiştirmesi, 5G, GDO'lu virüsler, nanoteknoloji, ileri teknolojinin insanı tembelleştirmesi ya da aptallaştırması. Bir de geçmişten bugüne kadar süregene ve gelecekte de çözülmesi zor gözüken adaletsizlik tehlikesi de var.
Kitap Ekim 2019'da çıkmış piyasaya. 1-2 ay daha beklenseydi eminim kitaba salgın hastalıklar diye ana bir başlık daha girmiş olurdu. Ama salgınlardan neredeyse hiç bahsedilmemiş kitapta.