İbrahim Tenekeci yönetiminde 1 Ekim 2011 tarihinde yayın hayatına başlayan İtibar dergisinin en önemli düsturu, kişisel ilişkilerle değil, ürünlerinin niteliğiyle hak edilmiş bir itibarı ortak payda olarak kabul etmektir. İmamı Azam’ın “İtibar Ortaklığı” diyerek belirttiği bu ölçüyü, temel prensip olarak almaktadır. Modernizmin, hayatımıza ve dolayısla edebiyatımıza yaptığı en önemli tahribatlardan biri de muteber kimselerin, kendilerini geri çekme zorunluluğunu hissetmesidir. Bu zorunluluğun edebi muhitleri yıktığı aşikârdır. Yıkılan bu muhitlerin yerini, bir takım imaj ve pozlardan ibaret içi boş birlikteliklerin aldığını görüyoruz. Editör saygınlığının ve işlevinin olmadığı bu birliktelikler sonucu, ortak kabul gören metinler ve isimlerin çıkmaması da, edebiyatımızda büyük bir boşluğa yol açıyor. İşte İtibar Dergisi bu boşluğu doldurmak üzere uzun soluklu bir yola çıktı. Bu yolda ahlaki erdemleri her şeyin üzerinde tutarak nitelikli bir yayıncılık yapmayı benimsemektedir.
"Sen bana bakınca kar gibi yavaş yavaş, kar gibi ince, kar gibi zarif, huzurla ve hüzünle bir şeyler geliyor, sen bana bakınca dünya tersine dönecek gibi oluyor, yerdekiler göğe yağıyor."
"Sormuyorsun ama beni sorarsan, hiç sorma. Beni sorarsan bıraktığın gibiyim derler oysa. Böyledir bunun devamı. Ben bıraktığın gibi değilim çünkü sen beni hiç bırakmadın sağ olasın. Bırakman için önce biraz tutman lazımdı, biraz gelmen lazımdı gitmen için. Gelen de giden de benim."
"Bazen bir sesi, bazen bir görüntüyü, küçücük bir gülümsemeyi aylarca bu yollarda gezdirir, aşmaya, kaçmaya çalışır, başaramaz, mutlaka bunlarla bir kez daha karşılaşacakları umuduyla yaşar ama gün gün sesler yiter, görüntüler silinir, o gülüş kaybolur ve yeniden gerçeğe dönerler. "
Bir sabah kahvesinde, sessizliğin uyanışa centilmen bir el uzatıp, merdivenleri tırmanmasına yardım ettiği, fokurdayan çayın izbe bir hüzne hüzün verdiği, dalmanın uzaklığını kapanmanın rehavetine tercih eden bakışın g/izlediği... Dergiler, bir sükûnet yazgısıdır evet, sükun eder, sökün verir.Bir anda karışıp aramıza ortalığı karıştırıverir
Merhabalar. Size ilk defa bir dergi tanıtacağım zîra okuduğum dergilerin arasında İtibâr'ın yeri çok ayrı. 8 sınavım varken başından kalkmayacak ve yine 8 sınavım varken onu tanıtmak için buraya gelecek kadar çok ayrı :) Her şeyden önce kendisi kadar ismini hak eden çok az eser var. İtibârı fazlasıyla hakediyor, bi kere yayın yönetmeni İbrahim ağabey- ki mektup yazarken en çok cümle arakladığım beyefendi olur kendileri,bu kadar mükemmel yazmayı nereden öğrendiğini sorup dururum- sonraaa Güray Süngü beyefendiye danışıyorlar yayını, tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de İsmail Kılıçarslan, Furkan Çalışkan, Ayşegül Genç, Tarık Tufan gibi onlarca çiçeği barındırıyor bünyesinde. Bunca güzel insanın bir araya gelip kötü bir iş ortaya çıkardığını düşünebiliyor musunuz? Yerinizde olsam bu düşünceyi değil dimağıma almak, selam bile vermezdim. Velhâsıl-ı kelam bunca zarif insanı, mânâ ve güzellik dolu kelâmı bir arada görmek bu kadar kolay iken nasıl olur da kendinizi mahrum edebilirsiniz? Etmeyiniz, eylemeyiniz, okuyunuz, okutunuz.
Sevgiyle...
Her ay mutlaka bir dergi okunması taraftarıyım. Bu ay İtibarı seçtim. Şiir ağırlıklı bir dergi en azından bu sayısı öyle.
Şiirlerin kimi çok basit kimi bir cümleyle dahi beni yakaladı. Hikâyeler güzel ve akılda kalıcıydı. İtibar benim için okunacak dergiler arasında artık.