Parkta, banyoda, balkonda, tenefüste okuyordum. Elime geçen her kitabı okuyordum; yepyeni bir dünya keşfetmiştim ve neredeyse o dünyayla gerçeklik arasında gidip geliyordum.
“Beyazlık. İlk önce yeni boyanmış odaların inanılmaz beyazlığı beni sersemletiverdi. Henüz kötü sözlerin söylenmediği, duvarların masum, kavgaların daha gerçekleşmediği, hiç kimsenin henüz banyoda ağlamadığı bir yer.”
“Böyle olacağını önceden hep hissetmiştim. Hiçbir sebep, yanlış yaptığım hiçbir şey yoktu, her şey olması gerektiği gibiydi ve birdenbire her şey bozuldu. Bu zaten tahmin edilebilecek bir şeydi, hayatımda başıma gelen diğer sebepsiz şeyler gibi.”