Din hâlâ ahlâkın ve kurulu düzenin en büyük destekçisi olarak görülüyordu. 1840'larda devrimci bir yazar dinin "ezilenlerin sığınağı" ama aynı zamanda "kitlelerin afyonu" olduğunu yazmıştı. Egemen sınıflar olayı asla bu şekilde açıklamazdı ancak dinin iyi bir sosyal çimento olduğuna inanıyorlardı.